Yapay zeka kavramı, insanlara özgü problem çözme yeteneğinin, makineler tarafından da gerçekleştirilebildiği, insanların yapabildiklerini taklit edebilen makineler olarak tanımlanabilir.
Günümüzde, yapay zeka kavramı teknolojinin ilerlemesiyle giderek birçok alanda insna hayatında yer edinmektedir. Şu kadar ki yapay zeka hayatımızda sürücüsüz otomobiller, bilgisayar arama motorları, akıllı telefonlar, robot süpürgeler vb. şeklinde karşımıza çıkabileceği gibi AL, ChatGPT olarak adlandırılan yapay zeka olarak da çıkabilecektir.
Bu noktada, yapay zekanın hukuki statüsü ve bu statü bağlamında hukuki sorumluluğunu tespit etme ihtiyacı gündeme gelmiştir. Bu kapsamda yapılan tartışmalar incelendiğinde, i) yapay zekanın eşya/ürün olarak kalmasını ii) yapay zekaya tüzel kişilik verilmesini ya da iii) insan olmayan kişi, elektronik kişi, yapay insan olarak kabul edilmesini uygun gören görüşler söz konusudur.
Avrupa Hukukunda, yapay zekanın son kullanıcılara ve üreticilere sunulan birer “ürün” olarak hayatımızda yer aldığı, söz konusu ürün sebebiyle meydana gelen zararın, üreticinin sorumluluğu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği hakim görüş olarak kabul edilmektedir. 85/374 sayılı Üreticinin Sorumluluğuna İlişkin Avrupa Konseyi Direktifi bu görüşe örnek olarak gösterilebilir.
Türk Hukukunda ise 12 Mart 2021’de yürürlüğe giren 7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu ile gayri maddi mallar ve dolayısıyla da yapay zeka sistemleri “ürün” olarak tanımlanmıştır. Avrupa Direktifi ve ÜGTDK arasındaki paralellik neticesinde yapay zekanın meydana getirdiği zararlara ilişkin üreticinin sorumluluğuna gidilebileceği ağırlıklı bir görüş olsa da sorumluluk hususunda şimdilik özel bir düzenleme mevcut değildir.
Buna ek olarak, Avrupa Parlamentosu tarafından hazırlanan raporda yapay zekalara kişilik verilmesi açısından bir dizi öneri ve tavsiyeler yayınlanmıştır. Rapor, yapay zeka varlığa yönelik kişilik statüsünü öneren ilk resmi belge olmakla birlikte ortaya “elektronik kişilik” kavramını da çıkarmıştır.
Yapay zekanın cezai sorumluluk açısından değerlendirilmesinde, yapay zeka veya ona bağlı bir makinenin cezalandırılması söz konusu olamayacağından, eylemleri nedeni ile üretici, programlayıcı sahibi veya kullanıcısının cezalandırılması da “cezada şahsilik” ilkesi ile de örtüşmeyecektir.
Bu sebeple öncelikli olarak yapay zekanın işleyebileceği suçların ve cezaların tanımına kanunda açıkça yer verilmeli buna göre de kast veya taksir ile insanlara zarar verebilecek algoritmaların yazılmasında üretici, programlayıcı, sahibi veya kullanıcısının cezalandırılmasında esas alınmalıdır. Bu kapsamda veri kaynaklarında şeffaflık sağlamak önem taşımaktadır. Verilerin nereden geldiğinin, nasıl toplandığının ve hangi ön işlemlerden geçtiğinin net bir şekilde belgelenmesi olası ön yargıları tespit etmek ve azaltmayı kolaylaştıracaktır.
Ulusal ve Uluslararası mevzuatlar kapsamında paralel bir düzenlemenin olmaması, yapay zekanın hukuki niteliği ve sorumluluğu kapsamında tartışmaları sürdürmektedir. Yapay zeka gelişiminin öngörülemez şekilde yaygınlaşması ve gelişmesi sonucunda yasal mevuzat getirilmesinin ihtiyacının da arttığı ortadadır.













