• Anasayfa
Şengün & Partners Hukuk Yayınları
  • English
  • Deutsch
  • Français
  • Español
  • Italiano
  • Türkiye’de Yatırım Danışmanlığı
    • Şirket Kuruluşu
    • Risk, Uyum ve Regülasyon
    • ESG
    • Bilişim Teknoloji Danışmanlığı
    • Dijital Dönüşüm
  • Makaleler
    • Nedim Korhan Şengün’den
    • Girişimcilik Merkezi
    • Küresel Yeşil Merkezi
    • Risk, Uyum ve Regülasyon Merkezi
    • Tahkim Sulh ve Arabuluculuk Merkezi
    • Sermaye Piyasası ve Finans İşlemleri Merkezi
    • Sigorta Merkezi
    • Entelektüel Varlık Yönetimi Merkezi
    • Kişisel Veriler Merkezi
    • Rekabet Hukuku Uygulamaları Merkezi
    • Yatırım Danışma Merkezi
    • Uluslararası Ticaret Hukuku Merkezi
  • Duyurular
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Türkiye’de Yatırım Danışmanlığı
    • Şirket Kuruluşu
    • Risk, Uyum ve Regülasyon
    • ESG
    • Bilişim Teknoloji Danışmanlığı
    • Dijital Dönüşüm
  • Makaleler
    • Nedim Korhan Şengün’den
    • Girişimcilik Merkezi
    • Küresel Yeşil Merkezi
    • Risk, Uyum ve Regülasyon Merkezi
    • Tahkim Sulh ve Arabuluculuk Merkezi
    • Sermaye Piyasası ve Finans İşlemleri Merkezi
    • Sigorta Merkezi
    • Entelektüel Varlık Yönetimi Merkezi
    • Kişisel Veriler Merkezi
    • Rekabet Hukuku Uygulamaları Merkezi
    • Yatırım Danışma Merkezi
    • Uluslararası Ticaret Hukuku Merkezi
  • Duyurular
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Şengün & Partners Hukuk Yayınları
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Türkiye'de Yatırım Danışmanlığı Bilişim Teknoloji Danışmanlığı

Uluslararası Yatırım Hukukunda Sigorta Destekli Yatırım Koruma Rejimleri ve Devletin Düzenleme Yetkisi ile Uyumu  

30 Nisan 2025
içinde Bilişim Teknoloji Danışmanlığı
Okuma Süresi: 4 dk okuma
A A
Uluslararası Yatırım Hukukunda Sigorta Destekli Yatırım Koruma Rejimleri ve Devletin Düzenleme Yetkisi ile Uyumu  
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşLinkedin'de Paylaş

Uluslararası yatırımlar, uluslararası ekonomik ilişkileri şekillendiren en önemli unsurlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak yabancı yatırımcılar, yatırım yapmakta oldukları devletlerdeki politik, ekonomik ve hukuki birtakım risklerle karşı karşıya kalmaktadır. Bu riskleri azaltmak amacıyla, sigorta destekli yatırım koruma rejimleri geliştirilmiştir. Özellikle politik risk sigortaları; kamulaştırma, savaş, iç karışıklıklar, para transferi kısıtlamaları ve sözleşme ihlalleri gibi risklere karşı koruma sağlamaktadır. Sigorta destekli yatırım koruma rejimlerinin, devletlerin egemenlik haklarının temel unsuru olan düzenleme yetkisi ile ne denli uyumlu olduğu noktasında ise hukuki olarak inceleme gerekliliği doğmaktadır.

Sigorta temelli yatırım koruma rejimlerinin temelleri, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Amerika Birleşik Devletleri’nin 1948 yılında kurduğu Ekonomik İşbirliği İdaresi (Economic Cooperation Administration- ECA) ile atılmıştır. Bu yapı, 1971 yılında Denizaşırı Özel Yatırım Kurumu’na (Overseas Private Investment Corporation) dönüştürülmüş; 2019 yılında ise yerini, daha geniş yetkilere sahip Uluslararası Kalkınma Finansmanı Kurumu’na (U.S. International Development Finance Corporation) bırakmıştır. Küresel ölçekte ise, Dünya Bankası Grubu bünyesinde 1988 yılında kurulan Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı (Multilateral Investment Guarantee Agency- MIGA), gelişmekte olan ülkelere yönelik doğrudan yabancı yatırımları politik risklere karşı sigortalamaktadır

MIGA anlaşmasının temel amacı, doğrudan yabancı yatırımları teşvik etmek üzere, yatırımcıların ev sahibi ülkelerde karşılaştığı ekonomik olmayan, özellikle politik risklere karşı sigorta desteği sağlamaktır. Transfer kısıtlamaları, kamulaştırma veya mülkiyetin ihlali, iç savaş, askeri müdahale ve benzeri çatışma durumları bu sigorta kapsamına giren başlıca riskler arasındadır. Bu tür risklerin gerçekleşmesi halinde yatırımcının uğradığı zarar karşılanmakta olup bunun için belirli koşulların varlığı aranmaktadır. Yatırımcının, MIGA teminatından yararlanabilmesi için ev sahibi ülke vatandaşı olmaması, sözleşmeye taraf bir başka ülkenin vatandaşı olması, yatırımın ticari nitelikte ve yeni yapılmış olması ile en az üç yıl süreyle devam edecek şekilde planlanmış olması gerekmektedir

Bunların yanı sıra Almanya, Fransa ve Japonya gibi pek çok gelişmiş ülke, kendi ulusal ihracat kredi ajansları aracılığıyla benzer koruma mekanizmaları sunmaktadır.

Sigorta destekli yatırım koruma rejimleri ile devletin düzenleme yetkisi arasındaki gerilim çeşitli kaynaklardan doğmaktadır. Örnek vermek gerekirse bu kaynakları başlıca; yatırım tanımının geniş olması, dolaylı kamulaştırma kavramı, stabilizasyon klozları ve tahkim kararlarındaki tutarsızlıklar olarak sıralamak mümkündür. Yatırım kavramının geniş yorumlanması devletin düzenleme alanını daraltabilirken, düzenleyici önlemlerin ne zaman dolaylı kamulaştırma teşkil edeceğine dair belirsizlikler devletlerin düzenleme yetkisini kullanmakta tereddüt etmelerine yol açabilir. Yatırım sözleşmelerindeki stabilizasyon klozları da ev sahibi devletin düzenleme yetkisini sınırlandırabilmekte ve yatırım tahkimi kararlarındaki tutarsızlıklar hukuki belirsizliklere neden olabilmektedir.

Örnekler üzerinde inceleme yapmak gerekirse, Philip Morris 2010 yılında, Uruguay’ın tütün kontrol önlemlerine karşı ICSID’de dava açmıştır. Sigorta destekli yatırım anlaşmaları kapsamında açılan davada ICSID, kamu sağlığını koruma amacı taşıyan ve ayrımcı olmayan düzenlemeleri tanıyarak davayı reddetmiştir. Bu karar, devletlerin düzenleme yetkisinin tanınması açısından önemli bir adım olarak görülmektedir.

Vattenfall v. Almanya davasında ise, Almanya’nın nükleer enerji politikasındaki değişiklik nedeniyle yatırımcı tarafından açılan tahkim süreci, 1,4 milyar Euro’luk uzlaşma ile sonuçlanmıştır. Bu örnek ise iklim krizi gibi kamu yararına yönelik politikaların dahi yatırım uyuşmazlıklarına konu olabileceğini göstermektedir.

Tüm bu gelişmeler ışığında, devletin düzenleme yetkisini açıkça tanıyan yeni nesil yatırım anlaşmalarının önemi giderek artmaktadır. CETA, Fas-Nijerya ve Hindistan gibi örneklerde, kamu yararı için düzenleme yapma hakkı açıkça korunmakta; yatırımcılara ise insan hakları, çevre ve sosyal standartlara uyum yükümlülüğü getirilmektedir. Benzer şekilde, MIGA gibi sigorta sağlayıcı kurumlar da çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik kriterlerini sigorta kararlarına entegre etmeye başlamış; yatırım projelerinde ex-ante değerlendirmeler, izleme mekanizmaları ve şikâyet yolları geliştirilmiştir. UNCITRAL’in 2017’den bu yana yürüttüğü reform süreci ise, yatırımcı-devlet uyuşmazlıklarında şeffaflık, tutarlılık ve meşruiyet ekseninde önemli yapısal dönüşümleri gündeme getirmektedir.

İncelediğimiz üzere, sigorta destekli yatırım koruma rejimleri, uluslararası yatırım hukukunda hem fırsatlar hem de zorluklar sunmaktadır. Bu rejimler, yabancı yatırımcılar için politik risk yönetiminde önemli bir araç olarak hizmet ederken, ev sahibi devletlerin düzenleme yetkilerini kullanma kapasitelerini etkileyebilmektedir.

Araştırmalar göstermektedir ki, sigorta destekli koruma mekanizmalarının etkinliği, bu sistemlerin devletlerin meşru düzenleme haklarıyla nasıl dengelendiğine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Yatırım sigortası kuruluşlarının (MIGA, OPIC gibi) politikaları, son yıllarda kamu yararı odaklı düzenlemeleri daha fazla tanıma eğilimindedir. Ancak, bu gelişme henüz tam anlamıyla uluslararası yatırım anlaşmalarına ve tahkim kararlarına yansımamıştır. Hukuki perspektiften değerlendirme yapıldığında, optimal bir yatırım koruma rejiminin, yatırımcı haklarını korurken aynı zamanda devletlerin çevre, sağlık, güvenlik ve kamu refahı için düzenleme yapma yetkilerini de tanıması gerektiğini söylemek mümkündür.

Sigorta destekli yatırım koruma rejimlerinin devletlerin düzenleme yetkileriyle uyumlu hale getirilmesi için; kamu yararına yönelik düzenlemeler için açık istisnalar tanımlanması, ev sahibi devletlerin meşru düzenleme hakları için daha net sınırlar belirlenmesi gibi hususların gündeme getirilmesi faydalı olacaktır.

Sonuç olarak, sigorta destekli yatırım koruma rejimlerinin, devletlerin düzenleme yetkileri ile tam anlamıyla uyumlu olduklarını söylemek mümkün olmamakla birlikte, bu yönde olumlu gelişmeler gösterdikleri izlenmektedir. Hukuki çerçevenin gelişimi, dengeli ve sürdürülebilir bir uluslararası yatırım ortamının yaratılması için kritik önem taşımaktadır. Gelecekte yapılacak reformlar ve hukuki yorumlar, yatırımcı haklarıyla kamu yararı arasındaki dengeyi daha sağlam temellere oturtma potansiyeline sahiptir.

PaylaşTweetPaylaş
Önceki Gönderi

Uluslararası Satış Sözleşmelerinde Alacak Sigortası Kullanımı

Sonraki Gönderi

Gelişmekte Olan Ülkelerde Telif Hakkı Koruması: Kültürel Çeşitlilik ve Erişim Hakkı Arasında Denge Arayışı

İlgili Gönderiler

Borsa İstanbul’da Yabancı Yatırımcıların Karşılaştığı Hukuki Engeller Ve Çözüm Önerileri

Borsa İstanbul’da Yabancı Yatırımcıların Karşılaştığı Hukuki Engeller Ve Çözüm Önerileri

Giriş Kökleri 1873’e dayanan Borsa İstanbul’un (BIST), günümüzde uluslararası yatırımcılar için cazip fırsatlar sunan, gelişmiş ve erişilebilir bir regüle piyasa...

E-Fatura, E-İrsaliye ve Lojistikte Dijital Belgelerin Hukuki Geçerliliği ve İspat Sorunları

E-Fatura, E-İrsaliye ve Lojistikte Dijital Belgelerin Hukuki Geçerliliği ve İspat Sorunları

I. Mevzuat E-fatura, e-arşiv fatura, e-irsaliye gibi kavramlar; 22 Ocak 2022 tarihinde yayımlanan, konuya ilişkin önceki tebliğleri yürürlükten kaldıran ve...

Sigorta Sektöründe Yapay Zekâ İle Hasar Tespiti Ve Hukuki Sorumluluk

Sigorta Sektöründe Yapay Zekâ İle Hasar Tespiti Ve Hukuki Sorumluluk

Yapay zekâ (AI) teknolojisinin son yıllarda hızla gelişmesi, yapay zekanın birçok sektörün dönüşüm sürecinde aktif olarak rol almasına sebep oldu....

Yabancı Yatırımcıların Türkiye’de ESG Uyum Yükümlülükleri

Yabancı Yatırımcıların Türkiye’de ESG Uyum Yükümlülükleri

Son yıllarda Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG) kriterleri, küresel yatırım kararlarında giderek daha belirleyici bir rol oynamaktadır. Şirketlerin sürdürülebilirlik ve...

Avrupa Birliği ve ABD Sermaye Piyasası Regülasyonlarının Yabancı Yatırımcılar Üzerindeki Etkileri

Avrupa Birliği ve ABD Sermaye Piyasası Regülasyonlarının Yabancı Yatırımcılar Üzerindeki Etkileri

Günümüzde küresel sermaye piyasaları, çeşitli düzenlemeler ile şekillenmektedir. Özellikle Avrupa Birliği (‘‘AB’’) ve Amerika Birleşik Devletleri (“ABD”), sermaye piyasalarının işleyişini...

Kargo Taşımacılığı Dijital Reklamlarındaki Tüketici Algısının Manipülasyonu ve Etik Sınırlar

Kargo Taşımacılığı Dijital Reklamlarındaki Tüketici Algısının Manipülasyonu ve Etik Sınırlar

Kargo taşımacılığı, e-ticaretin büyümesiyle birlikte temel tüketici hizmetlerinden biri haline gelmiştir. Dijitalleşmenin hızla yayılmasıyla birlikte, kargo taşımacılığı sektöründe faaliyet gösteren...

Sonraki Gönderi
Gelişmekte Olan Ülkelerde Telif Hakkı Koruması: Kültürel Çeşitlilik ve Erişim Hakkı Arasında Denge Arayışı

Gelişmekte Olan Ülkelerde Telif Hakkı Koruması: Kültürel Çeşitlilik ve Erişim Hakkı Arasında Denge Arayışı

Son Makaleler

Uluslararası Taşımacılıkta CMR Hükümleri

Uluslararası Taşımacılıkta CMR Hükümleri

Dijital Dönüşümün Ticari Ekosistemi Etkilemesinin Rekabet Hukuku Alanında İncelenmesi

Dijital Dönüşümün Ticari Ekosistemi Etkilemesinin Rekabet Hukuku Alanında İncelenmesi

İnşaat Sözleşmelerinde İş Sahibi’nin Haksız Feshi

İnşaat Sözleşmelerinde İş Sahibi’nin Haksız Feshi

Elektrikli Araç Şarj İstasyonları Kurulmasının Hukuki Boyutu

Elektrikli Araç Şarj İstasyonları Kurulmasının Hukuki Boyutu

Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Aktarımı

Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Aktarımı

Siber Sigorta Poliçelerinde Algoritmik Risk Skorlaması

Siber Sigorta Poliçelerinde Algoritmik Risk Skorlaması

  • Anasayfa

© 2024 Şengün Partners

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Türkiye’de Yatırım Danışmanlığı
  • Makaleler
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Türkçe
    • English
    • Deutsch
    • Français
    • Türkçe
    • Español
    • Italiano

© 2024 Şengün Partners