• Anasayfa
Şengün & Partners Hukuk Yayınları
  • English
  • Deutsch
  • Français
  • Español
  • Italiano
  • Türkiye’de Yatırım Danışmanlığı
    • Şirket Kuruluşu
    • Risk, Uyum ve Regülasyon
    • ESG
    • Bilişim Teknoloji Danışmanlığı
    • Dijital Dönüşüm
  • Makaleler
    • Nedim Korhan Şengün’den
    • Girişimcilik Merkezi
    • Küresel Yeşil Merkezi
    • Risk, Uyum ve Regülasyon Merkezi
    • Tahkim Sulh ve Arabuluculuk Merkezi
    • Sermaye Piyasası ve Finans İşlemleri Merkezi
    • Sigorta Merkezi
    • Entelektüel Varlık Yönetimi Merkezi
    • Kişisel Veriler Merkezi
    • Rekabet Hukuku Uygulamaları Merkezi
    • Yatırım Danışma Merkezi
    • Uluslararası Ticaret Hukuku Merkezi
  • Duyurular
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Türkiye’de Yatırım Danışmanlığı
    • Şirket Kuruluşu
    • Risk, Uyum ve Regülasyon
    • ESG
    • Bilişim Teknoloji Danışmanlığı
    • Dijital Dönüşüm
  • Makaleler
    • Nedim Korhan Şengün’den
    • Girişimcilik Merkezi
    • Küresel Yeşil Merkezi
    • Risk, Uyum ve Regülasyon Merkezi
    • Tahkim Sulh ve Arabuluculuk Merkezi
    • Sermaye Piyasası ve Finans İşlemleri Merkezi
    • Sigorta Merkezi
    • Entelektüel Varlık Yönetimi Merkezi
    • Kişisel Veriler Merkezi
    • Rekabet Hukuku Uygulamaları Merkezi
    • Yatırım Danışma Merkezi
    • Uluslararası Ticaret Hukuku Merkezi
  • Duyurular
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Şengün & Partners Hukuk Yayınları
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Türkiye'de Yatırım Danışmanlığı Bilişim Teknoloji Danışmanlığı

Yabancı Yatırımcıların Türkiye’de ESG Uyum Yükümlülükleri

16 Mayıs 2025
içinde Bilişim Teknoloji Danışmanlığı
Okuma Süresi: 8 dk okuma
A A
Yabancı Yatırımcıların Türkiye’de ESG Uyum Yükümlülükleri
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşLinkedin'de Paylaş

Son yıllarda Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG) kriterleri, küresel yatırım kararlarında giderek daha belirleyici bir rol oynamaktadır. Şirketlerin sürdürülebilirlik ve etik yönetim çerçevesinde faaliyet göstermesi gerektiğini vurgulayan ESG yaklaşımı ile ESG faktörlerini önceliklendiren şirketlerin uzun vadede daha avantajlı bir yer elde edeceği, yatırımcıların daha çok ESG uyumlu şirketlere eğilim göstereceği öngörülmektedir. Bu eğilim, farklı hukuki düzenlemelerin kesiştiği bir alanda faaliyet gösteren yabancı yatırımcılar için karmaşık uyum zorunlulukları yaratmaktadır.

Küreselleşen dünyada rekabetin de artmasıyla ESG ilkelerini benimseyen şirketlerin sürdürülebilir bir büyüme sahip olması yatırımcı güvenini, müşteri sadakatin ve paydaş ilişkilerini güçlendirmektedir.

Türkiye, coğrafi konumu ve ekonomik yapısı itibariyle hem Avrupa hem de Orta Doğu’nun düzenleyici çerçevelerinden etkilenmektedir. Aynı zamanda, özellikle ABD merkezli çok uluslu şirketlerin varlığı nedeniyle Amerikan ESG standartlarının da pratik etkisi göz ardı edilemez.

i. Türkiye’deki ESG Düzenlemeleri

Yasal Çerçeve

Avrupa Birliğinde ESG uygulamaları daha açık ve kapsamlı bilgilerin talebi ile tamamlanmakta, Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD)’ne göre raporlamalar hukuki bir zorunluluk taşımaktadır. Bu doğrultuda Türkiye’de Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) 2 Ekim 2020 tarihinde yayımlanmıştır. Sermaye Piyasası Kurulu Düzenlemesine göre; yıllık faaliyet raporlarında ESG performansının raporlanması zorunlu kılınmış, Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin uygula ya da açıkla prensibine bağlı kalması sağlanmış ve sürdürülebilir ilkelerle uyum çerçevesi geliştirmeleri beklenmiştir.

2872 sayılı Çevre Kanunu ile karbon emisyonlarına ilişkin raporlama yapılması gerekmiştir. Dolayısıyla döngüsel ekonomi ve atık yönetimi standartları getirilmiş, sorumluluklar netleşmiştir.

Bu gelişmelerin dışında Türkiye’nin yeşil mutabakata uyumunu sağlamak adına eylem planları geliştirilmiştir. 2021 yılında “Yeşil Mutabakat Eylem Planı“nı yayımlamıştır. Avrupa Birliği ile ticari iletişimi korumak ve sürdürmek için gerekli olan bu eylem planı aşağıda özetlenmiştir:

  • Sınır Karbon Düzenlemesi: AB’nin uygulamaya koyacağı karbon vergisine uyum için şirketlerin emisyon azaltımı ve raporlama kapasitelerinin geliştirilmesi getirilmiştir.
  • Yeşil Döngüsel Ekonomi: Sanayi politikasının yeşil dönüşümü ve kaynak verimliliği hedeflenmektedir.
  • Yeşil finansman: Sürdürülebilir finansman kaynaklarına erişim sağlanarak yeşil finansman desteklenmesi hedeflenmektedir.

ESG Raporlama Gereklilikleri

Türkiye’de zorunlu raporlama, gönüllü raporlama ve SPK gözetiminde raporlama olarak ayrılmaktadır.

Zorunlu raporlama, Borsa İstanbul’da işlem gören şirketler için Sürdürülebilirlik İlkeleri Uyum Çerçevesi’ne göre raporlaması anlamına gelmektedir. Belirli sektörlerde çevresel etki değerlendirmesi raporları da bu kapsamdadır.

Gönüllü raporlama, şirketlerin işlem ve faaliyetlerinde zorunlu olarak tutulmamakla ESG kapsamında adım atmasını ve gelişimini göstermesini sağlayan raporlamalardır. Bunlara örnek olarak Global Reporting Initiative, Karbon Saydamlık Projesi, Entegre Raporlama Çerçevesi verilebilir.

SPK gözetiminde raporlamalar, raporlanan ESG verilerinin doğruluğunun ve tutarlılığının denetimini sağlamaktadır. Eksik veya yanıltıcı açıklamalar için ise idari para cezası gibi sermaye piyasası yaptırımları öngörülmüştür.

ii. EMEA Bölgesi ESG Uyumluluğu

EMEA bölgesi Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’yı kapsamaktadır. EMEA bölgesi ESG düzenlemeleri açısından global ölçekte lider konumda yer almaktadır. Avrupa Birliği ESG düzenlemelerinde sürdürülebilirliği temel almakta ve gündeminin bu şekilde yönetmektedir. Bu durum diğer ülkeleri de aynı doğrultuda etkilemiştir.

a. Avrupa Birliği Düzenlemeleri

 Avrupa Yeşil Mutabakatı ile Avrupa Birliği 2050 yılına kadar Avrupa’nın karbon-nötr bir hale evrilmesi hedeflemektedir. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ile karbon kaçaklarının önlenmesi sağlanmaktadır. Ayrıca Yeşil Mutabakat ile sürdürülebilir ürün standartları ve döngüsel ekonomi ilkeleri benimsenmiştir.

Sürdürülebilir Finans Açıklama Yönetmeliği 2021 yılında yürürlüğe girmiştir. Finansal piyasa katılımcılarına sürdürülebilirlik açıklama yükümlülükleri getirilmiştir. Finansal ürünler çevresel ve sosyal özelliklerine göre sınıflandırılacak, kendi kategorilerine uygun açıklamalar sağlanacaktır. Bu sayede green washing (yeşil aklama) uygulamalarının önlenmesi ile gerçeklikten sürdürülebilirlik ve çevreyle uyum sağlanması hedeflenmektedir.

Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi, 2023 yılından itibaren genişletilerek günümüze gelen sürdürülebilirlik raporlama gerekliliklerine yer verilmektedir. Bu Direktif ile Avrupa Birliği içindeki büyük şirketler, AB sınırlarında faaliyet gösteren şirketler için bağlayıcı bir hal alan raporlamalarda çift maddesellik (double materiality) prensibi uygulanmaktadır.  Bu çift maddesellik prensibi, şirketlerin sürdürülebilirlik raporlamasında yalnızca finansal etkileri değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal etkileri de dikkate almasını zorunlu kılmaktadır. Yani şirketler sadece sürdürülebilirlik faktörlerinin kendi finansal durumları üzerindeki etkisini değil, aynı zamanda faaliyetlerinin çevre, toplum ve insan hakları gibi dış paydaşlar üzerindeki etkilerini de raporlamak zorundadır.

Çift maddesellik iki yönlü olarak ele alını; finansal maddesellik, etki maddeselliği. Finansal maddesellik, çevresel ve sosyal faktörlerim şirketin değer zincirinde, risk ve fırsatları üzerindeki etkileri kapsarken; etki maddeselliği, şirketin faaliyetlerinin çevre, toplum ve insan hakları üzerindeki olumlu ya da olumsuz etkilerini ifade etmektedir.

Çift maddesellik ilkesi, geleneksel finansal raporlamanın ötesine geçerek sürdürülebilirliğin bütüncül bir şekilde ele alınmasını sağlar. Bu yaklaşım, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve sürdürülebilir finans stratejileri ile de uyumludur ve şirketlerin uzun vadeli değer yaratma yeteneklerinin değerlendirilmesine katkı sunmaktadır.

AB Taksonomi Yönetmeliği, Avrupa Birliği’nin sürdürülebilir yatırımları teşvik etmeye yönelik geliştirdiği bir sınıflandırma sistemidir. 2020 yılında yürürlüğe giren bu düzenleme, ekonomik faaliyetlerin çevresel açıdan sürdürülebilir sayılabilmesi için hangi kriterleri karşılaması gerektiğini açıkça tanımlamaktadır.

Yönetmelik, bir faaliyetin sürdürülebilir sayılabilmesi için altı çevresel hedeften en az birine önemli ölçüde katkı sağlaması ve aynı zamanda diğer hedeflere önemli bir zarar vermemesi gerektiğini belirtmektedir.

b. Orta Doğu ve Afrika Bölgesi

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan, sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda önemli adımlar atmaktadır. BAE, 2050 Net Sıfır Stratejik Girişimi ile karbon emisyonlarını sıfıra indirmeyi hedeflerken, Suudi Arabistan Yeşil Girişimi ve Vision 2030 programı kapsamında hem çevresel koruma hem de ekonomik çeşitlilik sağlamayı amaçlamaktadır. Her iki ülke de bu dönüşüm sürecinde kurumsal sürdürülebilirliği teşvik etmek amacıyla çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) raporlama çerçevelerini geliştirmekte olup, yatırımcı güvenini artıran daha şeffaf ve hesap verebilir bir iş ortamı oluşturmaya yönelmektedir.

Afrika’da sürdürülebilirlik ve kurumsal yönetişim konularında bölgesel yaklaşımlar giderek güçlenmektedir. Güney Afrika, King IV Raporu ile entegre raporlama anlayışını benimseyerek şirketlerin finansal performansla birlikte çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) unsurlarını da raporlamasını teşvik etmektedir. Afrika Kalkınma Bankası ise sürdürülebilir finans girişimleri aracılığıyla yeşil projelere yatırım yapılmasını desteklemekte ve bölge genelinde sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmektedir.

iii. AMER ESG Düzenlemeleri

Amerika bölgesi kendi içinde farklı  düzenleyici yaklaşımlar içermektedir. ABD kendi içinde federal yapısından kaynaklı olarak ayrıca farklı düzenlemelere sahiptir.

a. ABD Düzenlemeleri

Amerika Birleşik Devletleri Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC), şirketlerin iklimle ilgili risklerini daha şeffaf bir şekilde açıklamalarını sağlamak amacıyla Mart 2022’de önemli bir düzenleme önerisinde bulunmuştur. Bu önerilen “İklimle İlgili Açıklamalar Kuralı”, halka açık şirketlerin iklim değişikliğine ilişkin risklerini, bu risklerin iş stratejileri ve finansal performans üzerindeki etkilerini ayrıntılı biçimde raporlamasını zorunlu kılmayı hedeflemektedir.

Şirketler doğrudan faaliyetlerinden kaynaklanan ve satın aldıkları enerjiye ilişkin sera gazı emisyonlarını açıklamakla yükümlü olacaktır. Ayrıca, şirketin faaliyetleri açısından önemli görülmesi ve veri sağlanabilirliği durumunda, tedarik zinciri ve ürün kullanımı gibi dolaylı kaynaklardan gelen emisyonlarının da raporlanması istenebilecektir. Bu düzenlemeyle birlikte SEC, yatırımcılara daha bütüncül ve güvenilir iklim verileri sunmayı amaçlamakta, böylece sermaye piyasalarının iklim risklerine karşı daha dirençli hale gelmesini hedeflemektedir.

Kaliforniya İklim Kurumsal Sorumluluk Yasası, büyük ölçekli şirketlerin sera gazı emisyonlarını ve iklimle ilgili finansal risklerini şeffaf biçimde raporlamasını zorunlu kılar.

New York eyaleti, kamu emeklilik fonlarının fosil yakıt yatırımlarını azaltarak sürdürülebilir finansal sistemleri teşvik eden düzenlemeler hayata geçirmiştir.

Massachusetts ve diğer eyaletler ise yenilenebilir enerji yatırımlarını artırmak ve iklim risklerini azaltmak amacıyla benzer sürdürülebilirlik odaklı yasal ve düzenleyici adımlar atmaktadır.

b. Kanada Düzenlemeleri

Kanada, sürdürülebilir finans ve iklim risklerinin yönetimi konusunda önemli adımlar atmaktadır. Kanada Menkul Kıymetler Yöneticileri (CSA), şirketlerin iklimle ilgili risklerini daha şeffaf şekilde açıklamalarını sağlamak amacıyla kapsamlı rehberler yayımlamış ve bu açıklamaların yatırım kararlarını etkileyebilecek nitelikte olmasına dikkat çekmiştir.

Net-Sıfır Emisyon Sorumluluk Yasası, Kanada’nın 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşma hedefini yasal güvence altına alırken, bu hedef doğrultusunda ilerlemeyi izlemek için düzenli planlama ve raporlama mekanizmaları oluşturmuştur.

Ayrıca Kanada Emeklilik Planı Yatırım Kurulu (CPPIB), ESG faktörlerini yatırım kararlarına entegre eden kapsamlı bir çerçeve benimseyerek hem uzun vadeli değer yaratmayı hem de iklim risklerini minimize etmeyi amaçlamaktadır.

c. Latin Amerika Düzenlemeleri

Latin Amerika’da sürdürülebilir finans alanında önemli adımlar atılmaktadır. Brezilya, çevresel etkileri düşük projeleri finanse etmek amacıyla yeşil tahviller için ulusal standartlar geliştirerek piyasada şeffaflığı ve yatırımcı güvenini artırmıştır.

Meksika, sürdürülebilir ekonomik faaliyetlerin tanımlanmasına yönelik kapsamlı bir taksonomi çalışması yürüterek finansal sistemin iklim ve çevre hedefleriyle uyumlu hale gelmesini hedeflemektedir.

Şili ve Kolombiya ise yenilenebilir enerji yatırımlarına yönelik teşvik mekanizmaları oluşturarak hem enerji dönüşümünü hızlandırmakta hem de düşük karbonlu kalkınma modellerini desteklemektedir.

EMEA ve AMER Karşılaştırması

ESG düzenlemelerinin karşılaştırılmasında düzenleyici yaklaşımda temel farklılıklar görülmektedir.

ESG raporlamasında Avrupa Birliği, Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD) ile şirketler için kapsamlı ve zorunlu bir raporlama rejimi uygulamaktadır. Buna karşılık, Amerika Birleşik Devletleri daha çok “comply or explain” (uygula ya da neden uygulamadığını açıkla) ilkesine ve yatırımcı ile piyasa baskısına dayalı esnek bir yaklaşım benimsemektedir. Türkiye ise, AB ile uyum süreci kapsamında bu alanda ilerleme kaydetmekte ve düzenleyici çerçevesini geliştirmektedir; ancak henüz AB düzeyinde tam anlamıyla zorunlu ve kapsamlı bir ESG raporlama sistemi yerleşmiş değildir.

Kapsam, AB daha kapsayıcı ve detaylı düzenlemelere sahipken ABD daha çok iklim ve yönetişim odaklı sosyal boyutlarda daha az düzenlemeye gitmiştir.

Yaptırımlar, AB net yaptırımlar düzenlemiş ve finansal teşvikler sunmuştur. Buna AB Taksonomisi bağlantılı finansmanlar örnektir. ABD ise daha çok yatırımcı baskısı ve itibar zedelenmesi risklerinden giderek etki oluşturmaktadır.

PaylaşTweetPaylaş
Önceki Gönderi

Türkiye’de Yabancı Doğrudan Yatırımlar: APAC ve AMER Sermayesinin Hukuki Koruma Mekanizmaları

Sonraki Gönderi

İş Gücü Piyasasında Göçmen İstihdamının Rekabet Hukuku Açısından Etkileri

İlgili Gönderiler

Telematik Verilerin Kullanımı: Sigorta Primi Belirlemede Kişisel Verilerin Hukuka Uygunluğu

Telematik Verilerin Kullanımı: Sigorta Primi Belirlemede Kişisel Verilerin Hukuka Uygunluğu

Teknolojik gelişmeler, sigorta sektöründe risk değerlendirme ve prim belirleme süreçlerinde önemli değişikliklere yol açmıştır. Özellikle araç sigortalarında kullanılan telematik cihazlar...

Uluslararası Telif Hakkı Standartlarının Uyumu: TRIPS Anlaşması ile WIPO Anlaşmaları Arasındaki Etkileşim

Uluslararası Telif Hakkı Standartlarının Uyumu: TRIPS Anlaşması ile WIPO Anlaşmaları Arasındaki Etkileşim

Telif hakları, eser sahiplerinin manevi ve maddi çıkarlarını koruma amacını taşıyan temel bir fikri mülkiyet alanıdır. Ancak, küreselleşen dünyada eserlerin...

Veri Analizinde Etik ve Yasal Sınırlar

Veri Analizinde Etik ve Yasal Sınırlar

VERİ ANALİZİ BAŞLIĞI ALTINDA Av. Gizem Sadak Veri Analizinde Etik ve Yasal Sınırlar                                                        Veri analizi, günümüzde iş dünyasından sağlık...

Menkul Kıymetler Piyasasında Yabancı Yatırımlara Yönelik Vergisel Düzenlemeler ve Hukuki Risklerin Değerlendirilmesi

Menkul Kıymetler Piyasasında Yabancı Yatırımlara Yönelik Vergisel Düzenlemeler ve Hukuki Risklerin Değerlendirilmesi

Menkul kıymetler, sermaye piyasalarında işlem gören ve çeşitli finansal varlıkları temsil eden finansal araçlardır. Yatırımcılara sermaye artışı, faiz geliri veya...

Kargo Taşımacılığı Dijital Reklamlarındaki Tüketici Algısının Manipülasyonu ve Etik Sınırlar

Kargo Taşımacılığı Dijital Reklamlarındaki Tüketici Algısının Manipülasyonu ve Etik Sınırlar

Kargo taşımacılığı, e-ticaretin büyümesiyle birlikte temel tüketici hizmetlerinden biri haline gelmiştir. Dijitalleşmenin hızla yayılmasıyla birlikte, kargo taşımacılığı sektöründe faaliyet gösteren...

Sigorta Sektöründe Yapay Zekâ İle Hasar Tespiti Ve Hukuki Sorumluluk

Sigorta Sektöründe Yapay Zekâ İle Hasar Tespiti Ve Hukuki Sorumluluk

Yapay zekâ (AI) teknolojisinin son yıllarda hızla gelişmesi, yapay zekanın birçok sektörün dönüşüm sürecinde aktif olarak rol almasına sebep oldu....

Sonraki Gönderi
İş Gücü Piyasasında Göçmen İstihdamının Rekabet Hukuku Açısından Etkileri

İş Gücü Piyasasında Göçmen İstihdamının Rekabet Hukuku Açısından Etkileri

Son Makaleler

Uluslararası Taşımacılıkta CMR Hükümleri

Uluslararası Taşımacılıkta CMR Hükümleri

Dijital Dönüşümün Ticari Ekosistemi Etkilemesinin Rekabet Hukuku Alanında İncelenmesi

Dijital Dönüşümün Ticari Ekosistemi Etkilemesinin Rekabet Hukuku Alanında İncelenmesi

İnşaat Sözleşmelerinde İş Sahibi’nin Haksız Feshi

İnşaat Sözleşmelerinde İş Sahibi’nin Haksız Feshi

Elektrikli Araç Şarj İstasyonları Kurulmasının Hukuki Boyutu

Elektrikli Araç Şarj İstasyonları Kurulmasının Hukuki Boyutu

Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Aktarımı

Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Aktarımı

Siber Sigorta Poliçelerinde Algoritmik Risk Skorlaması

Siber Sigorta Poliçelerinde Algoritmik Risk Skorlaması

  • Anasayfa

© 2024 Şengün Partners

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Türkiye’de Yatırım Danışmanlığı
  • Makaleler
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Türkçe
    • English
    • Deutsch
    • Français
    • Türkçe
    • Español
    • Italiano

© 2024 Şengün Partners