1. Sigorta Sözleşmesi
Sigorta sözleşmesi, sigortacının belirli bir prim karşılığında, bir rizikonun gerçekleşmesi durumunda tazminat ödeme borcu altına girdiği bir sözleşme türüdür. Bu borç ilişkisi, ancak doğru bilgilendirme ve karşılıklı güven üzerine inşa edilebilir. Sigorta ettirenin, sigorta konusu riskle ilgili bilgileri doğru ve eksiksiz şekilde sigortacıya bildirmesi bu ilişkinin sağlıklı kurulmasının temelidir.
Sigorta ettirenin sözleşme öncesinde ve sözleşme süresince yerine getirmesi gereken en önemli yükümlülüklerden biri olan beyan yükümlülüğü, yalnızca sözleşmenin kurulması değil, aynı zamanda devamı ve tazminat ödeme aşamalarında da kritik öneme sahiptir.
2. Beyan Verme Yükümlülüğünün Hukuki Niteliği
2.1. Tanımı
Beyan yükümlülüğü, sigorta ettirenin bildiği veya makul bir dikkat gösterdiği takdirde bilmesi gereken, rizikonun değerlendirilmesinde önem arz eden hususları sigortacıya bildirme yükümlülüğüdür. Bu yükümlülük, sözleşmenin kurulma aşamasında başlamakta ve sözleşmenin devamı süresince de bazı hâllerde sürmektedir.
2.2. Yasal Dayanak
Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) 1435. maddesi beyan yükümlülüğünü şu şekilde tanımlamaktadır:
“Sigorta ettiren, sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken ve rizikonun değerlendirilmesine etkili olabilecek her türlü hususu sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.”
İlgili hükümler ayrıca 1446 ila 1449. maddeler arasında da düzenlenmiş, beyan yükümlülüğünün ihlal edilmesi hâlinde sigortacının hangi haklara sahip olacağı açıklanmıştır.
3. Beyan Yükümlülüğünün İhlalinin Hukuki Sonuçları
Sigorta ettirenin sözleşme öncesi beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı durumlarda, sigortacının sahip olduğu haklar, bu ihlalin ne zaman öğrenildiğine göre farklılık gösterir. Özellikle riziko gerçekleşmeden önce veya sonra öğrenilmesi, sigortacının başvurabileceği hukuki yolların kapsamını belirler.
3.1. İhlalin Riziko Gerçekleşmeden Önce Öğrenilmesi
Sigortacı, sözleşme öncesi beyan yükümlülüğüne aykırılık hâlini riziko gerçekleşmeden önce öğrendiğinde, bu bilgiye ulaştığı andan itibaren 15 gün içinde sözleşmeden cayma ya da prim farkı talep etme hakkına sahiptir.
Ancak, beyan edilmeyen veya yanlış beyan edilen bir hususun sigortacı tarafından zaten bilinmesi durumunda, bu bilgiye dayanarak sözleşmeden cayma veya prim farkı talep etme imkânı ortadan kalkar. Zira burada korunan hukuki menfaat, sigortacının riziko hakkında sağlıklı bir değerlendirme yapabilmesi ve sözleşmenin ona göre kurulabilmesidir. Eğer sigortacı gerekli bilgiye başka bir yolla ulaşmışsa, beyan yükümlülüğünün amacı yerine getirilmiş sayılır.
Sigortacının cayma hakkını kullanması hâlinde sözleşme geçmişe etkili olarak sona erer. Bu durumda sigorta ettirenin ödediği primlerin iadesi gerekir. Ancak beyan yükümlülüğünün kasten ihlal edilmesi halinde, sigortacı, sözleşmenin geçerli olduğu sürede üstlendiği rizikoya karşılık gelen primi alma hakkını saklı tutar.
Bazı hâllerde ise, sigortacının cayma hakkı sınırlanmıştır. Özellikle:
- Cayma hakkından açık veya zımni biçimde feragat edilmişse,
- Caymaya yol açan ihlale sigortacının kendisi sebebiyet vermişse,
- Cevapsız bırakılan sorulara rağmen sözleşme yapılmışsa,
sigortacı bu hakkını ileri süremez.
Sigortacı caymak yerine prim farkı talep etmeyi tercih edebilir. Bu durumda sigorta ettirenin, sigortacının belirlediği prim farkını 10 gün içinde kabul etmemesi, sözleşmeden zımnen cayılmış sayılması sonucunu doğurur. Böylece, sigortacı zımni cayma hakkını kullanmış olur.
3.2. İhlalin Riziko Gerçekleştikten Sonra Öğrenilmesi
Sigortacı, beyan yükümlülüğünün ihlal edildiğini riziko gerçekleştikten sonra öğrenmişse, bu durumda değerlendirme kriteri sigorta ettirenin kusur derecesidir.
- İhmal söz konusuysa, yani sigorta ettiren bilgi vermemekle birlikte bunu bilinçli bir şekilde yapmamışsa ve ihlal tazminatın miktarına veya rizikonun gerçekleşmesine etki etmişse, sigortacı buna orantılı olarak tazminatta indirim yapabilir.
- Kast varsa ve bu kasıtla ihlal edilen bilginin rizikonun gerçekleşmesiyle doğrudan ilgisi bulunuyorsa, sigortacı tazminat ödeme yükümlülüğünden tamamen kurtulur.
- Ancak kast ile yapılan ihlalin, rizikonun gerçekleşmesi üzerinde bir etkisi yoksa, sigortacı ödediği prim ile hak ettiği prim arasındaki oranı dikkate alarak tazminatı orantılı biçimde öder.
Bu ayrımlar, hem sigorta ettirenin davranış biçimini hem de sigortacının sorumluluğunu dengeleyen bir sistem oluşturmaktadır. Kanun koyucu, bu düzenlemelerle birlikte hem dürüstlük kuralını korumayı hem de her iki tarafın menfaatini dengede tutmayı amaçlamıştır.
4. Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar
4.1. Teknik Bilgi Eksikliği
Sigorta ettirenlerin çoğu, beyan yükümlülüklerinin kapsamını tam olarak bilmemektedir. Özellikle sigorta formlarında kullanılan teknik ve hukuki ifadeler, beyanların eksik ya da yanlış verilmesine neden olmaktadır.
4.2. Bilinçli Beyan Eksikliği
Bazı durumlarda sigorta ettirenler, poliçenin reddedilmemesi veya primin yükselmemesi için bilerek bilgi saklamakta ya da yanıltıcı beyanda bulunmaktadır. Bu durum, tazminat sürecinde uyuşmazlıklara yol açmaktadır.
4.3. Ekspertiz Raporları ve Çelişkiler
Hasar oluştuğunda sigorta şirketinin görevlendirdiği eksperler aracılığıyla elde edilen verilerle, sigorta ettirenin beyanları arasında çelişki ortaya çıkabilmektedir.
5. Karşılaştırmalı Hukukta Beyan Yükümlülüğü
Örneğin Alman Sigorta Sözleşmeleri Kanunu’nda (“VVG”), beyan yükümlülüğü detaylı şekilde düzenlenmiş, özellikle sigorta ettirenin bilgi alma kapasitesi göz önünde bulundurulmuştur.
Anglo-Amerikan hukuk sistemlerinde ise “utmost good faith” (azami iyi niyet) ilkesi daha geniş kapsamda uygulanmakta; beyan eksiklikleri daha sert yaptırımlarla karşılık bulabilmektedir.
6. Sonuç
Sigorta ettirenin beyan yükümlülüğü, sigorta sözleşmesinin sağlıklı kurulabilmesi, adil primlendirme yapılabilmesi ve olası zararların doğru tazmini açısından vazgeçilmez bir ilkedir. TTK hükümleri beyan yükümlülüğünü açıkça düzenlese de uygulamada sigorta ettirenler ile sigortacılar arasında bilgi asimetrisi sorunları devam etmektedir.
Bu nedenle sigorta sözleşmelerinde daha şeffaf, sade ve yönlendirici formların kullanılması; sigorta ettirenin aydınlatılması ve gerekirse hukuki danışmanlık alması, hak kayıplarının önlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Av. Dila Yıldırım













