• Anasayfa
Şengün & Partners Hukuk Yayınları
  • English
  • Deutsch
  • Français
  • Español
  • Italiano
  • Türkiye’de Yatırım Danışmanlığı
    • Şirket Kuruluşu
    • Risk, Uyum ve Regülasyon
    • ESG
    • Bilişim Teknoloji Danışmanlığı
    • Dijital Dönüşüm
  • Makaleler
    • Nedim Korhan Şengün’den
    • Girişimcilik Merkezi
    • Küresel Yeşil Merkezi
    • Risk, Uyum ve Regülasyon Merkezi
    • Tahkim Sulh ve Arabuluculuk Merkezi
    • Sermaye Piyasası ve Finans İşlemleri Merkezi
    • Sigorta Merkezi
    • Entelektüel Varlık Yönetimi Merkezi
    • Kişisel Veriler Merkezi
    • Rekabet Hukuku Uygulamaları Merkezi
    • Yatırım Danışma Merkezi
    • Uluslararası Ticaret Hukuku Merkezi
  • Duyurular
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Türkiye’de Yatırım Danışmanlığı
    • Şirket Kuruluşu
    • Risk, Uyum ve Regülasyon
    • ESG
    • Bilişim Teknoloji Danışmanlığı
    • Dijital Dönüşüm
  • Makaleler
    • Nedim Korhan Şengün’den
    • Girişimcilik Merkezi
    • Küresel Yeşil Merkezi
    • Risk, Uyum ve Regülasyon Merkezi
    • Tahkim Sulh ve Arabuluculuk Merkezi
    • Sermaye Piyasası ve Finans İşlemleri Merkezi
    • Sigorta Merkezi
    • Entelektüel Varlık Yönetimi Merkezi
    • Kişisel Veriler Merkezi
    • Rekabet Hukuku Uygulamaları Merkezi
    • Yatırım Danışma Merkezi
    • Uluslararası Ticaret Hukuku Merkezi
  • Duyurular
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Şengün & Partners Hukuk Yayınları
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Makaleler

Marka Hakkına Tecavüz Suçu

27 Ocak 2025
içinde Makaleler
Okuma Süresi: 8 dk okuma
A A
Offense of Trademark Infringement
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşLinkedin'de Paylaş

I. GİRİŞ

Marka Hakkına Tecavüz fiiline ilişkin cezai hükümler, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (“SMK”) “Marka Hakkına Tecavüze İlişkin Cezai Hükümler” başlıklı 30. maddesinde düzenlenmiştir.

SMK’nın 30/1. maddesinde, başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üretmek, hizmete sunmak, satışa arz etmek veya satmak, ithal ya da ihraç etmek, ticari amaçla satın almak, bulundurmak, nakletmek veya depolamak; SMK’nın 30/2. maddesinde, marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldırmak; SMK’nın 30/3. maddesinde ise herhangi bir yetkiye dayanmaksızın başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunmak üç farklı suç tipi olarak düzenlenmiştir.

“Marka Hakkına Tecavüz Suçu” ismini verdiğimiz bu makalemizde, öncelikle genel olarak Marka Hakkına Tecavüz suçunun ülkemizdeki tarihsel gelişimine yer verilecek, daha sonra Marka kavramına ve Marka Hakkına Tecavüz suçu ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) 62. maddesinin atfıyla yine TTK’nın 55. maddesinde düzenlenen “Haksız Rekabet” suçu arasındaki farklara değinilecek, daha sonra yalnızca SMK’nın 30/1. maddesinde düzenlenen suç tipi, unsurları bakımından ele alınacak ve ilgili suç tipi bakımından şikayet hakkı, şikayet süresi, etkin pişmanlık hükümleri bakımından inceleme yapılacak ve son olarak suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde tüzel kişilere özgü uygulanacak güvenlik tedbirlerine değinilecektir.

SMK’nın 30/2. ve 30/3. maddelerinde düzenlenen marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldırılması ve herhangi bir yetkiye dayanmaksızın başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunmak suçları farklı bir çalışmanın konusunu oluşturacağı için ilgili suç tiplerine makalemizde yer verilmeyecektir.

II. MARKA HAKKINA TECAVÜZÜN ÜLKEMİZDEKİ TARİHSEL GELİŞİMİ

Markanın korunmasına ilişkin uluslararası anlamda ilk düzenlemeler, 1995 yılında Trade-Related Aspects of Intellectual Property Rights (“TRIPS”) Anlaşması’nı kabul eden taraf devletlerin marka mevzuatlarını bu düzenlemeye uygun hale getirmesiyle başlamıştır.

Yıllar içerisinde, marka mevzuatı Avrupa Parlamentosu ve Konseyi’nin çalışmaları çerçevesinde çeşitli değişikliklere uğramış, son olarak 2017/1001 sayılı yeni Marka Tüzüğü yürürlüğe girmiştir. Türkiye’de de, Avrupa Birliği mevzuatındaki bu değişikliklerden büyük ölçüde etkilenilmiş, bu doğrultuda kanun koyucu tarafından, SMK’nın marka hukukuna ilişkin bölümünde önemli değişikliklere gidilmiştir. [1]

556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 22.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı SMK’nın 191. maddesiyle yürürlükten kaldırılmasıyla birlikte, Türk Hukukunda marka mevzuatına ilişkin kanun hükmünde kararnameler dönemi sona erdirilmiş; markanın korunmasına yönelik cezai yaptırımlar da kanunilik ilkesine uygun olarak mevzuatta yerini bulmuştur.

III. MARKA HAKKINA TECAVÜZ SUÇU İLE HAKSIZ REKABET SUÇU ARASINDAKİ FARKLAR

Markaya tecavüz eden bir fiilin ceza hukuku kapsamında müeyyideye tabi tutulması için markanın tescil edilmesi zorunlu olmamakla birlikte; bir markanın tescilli olması, marka hakkının ispatı, marka ihlalinin önlenerek markanın korunması ve marka hakkına tecavüz teşkil eden fiilin, SMK’da düzenlenen cezai hükümlere göre mi, yoksa TTK’da düzenlenen cezai hükümlere göre mi koruma altına alınacağının tespiti bakımından önem arz etmektedir.

Zira, SMK’nın 30/5. maddesinde, “Bu maddede yer alan suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması şarttır.” şeklinde yer alan düzenleme ile marka hakkına tecavüz teşkil eden bir fiilin SMK kapsamında cezai yaptırıma tabi tutulabilmesi için markanın Türkiye’de tescilli olması şartı getirilmiştir.

Tescilsiz veya Türkiye’de tescil edilmeyen markalar da ceza hukuku kapsamında koruma altında bulunmakla birlikte, tescilsiz markalar veya Türkiye’de tescilli olmayan markalar, genel kanun niteliğinde olan TTK’nın haksız rekabete ilişkin düzenlemeleri kapsamında koruma altına alınmıştır.

TTK’nın 55/4. maddesinde, “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak…” şeklinde yer alan düzenleme ile taklit ürünlerin üretilmesi haksız rekabet hallerine örnek olarak sayılmış ve yine TTK’nın 62. maddesinde ise TTK’nın 55. Maddesinde sayılan fiillerin “Haksız Rekabet” suçunu oluşturacağı belirtilerek, “…56 ncı madde gereğince hukuk davasını açma hakkını haiz bulunanlardan birinin şikâyeti üzerine, her bir bent kapsamına giren fiiller dolayısıyla iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılırlar.” şeklinde yer alan düzenlemeyle suçun faillerinin cezalandırılacağı ve SMK’nın 30/4. maddesinde yer alan düzenleme ile paralel olarak TTK’nın 63. maddesi uyarınca suçun tüzel kişinin faaliyetleri çerçevesinde gerçekleştirilmesi durumunda tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir.

Dolayısıyla markanın tescilli olup olmaması, markanın korunması açısından değil markaya koruma sağlayacak mevzuatın belirlenmesi noktasında önem arz etmektedir. Bu kapsamda, detayları Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 12.12.2007 gün, 2007/11-965 E. 2007/961 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere bir markanın Türkiye’de tescilli olması halinde marka SMK kapsamında koruma altına alınacak; markanın tescilsiz olması veya Türkiye’de tescilli olmaması halinde ise genel hüküm niteliğindeki TTK kapsamında koruma altına alınacaktır.[2]

IV. İLTİBAS VE İKTİBAS KAVRAMLARI

Yukarıda da değinilmiş olmakla birlikte, makalemize konu suç tipi olan marka hakkına tecavüz suçunun oluşmasına sebebiyet veren fiiller, SMK’nın 30/1. maddesinde sayılmaktadır. Buna göre, SMK’nın 30/1. maddesinde marka hakkına yönelik olarak iktibas ve iltibas suretiyle yapılan ihlaller suç olarak düzenlenmiştir.

Bu nedenle suçun unsurlarına değinilmeden önce iktibas ve iltibas kavramlarının açıklanması yerinde olacaktır. Buna göre iktibas, markanın aynı şekilde taklit edilmesi olmakla birlikte; iltibas ise, orijinal marka ile karıştırılmaya yol açacak fiillerin icra edilmesi olarak doktrinde tanımlanmaktadır.

V. SUÇUN UNSURLARI

Makalemizin konusunu oluşturan SMK’nın 30/1. maddesinde düzenlenen suç tipi seçimlik hareketli bir suç tipi olup; suçun oluşması için kanunda yer alan hareketlerden yalnızca birinin fail tarafından gerçekleştirilmiş olması yeterlidir.

Buna göre, başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas sureti ile tecavüz edilerek mal üretilmesi, hizmete sunulması, satışa arz edilmesi, satılması, ithal ya da ihraç edilmesi, ticari amaçla satın alınması, bulundurulması veya depolanması seçimlik hareketlerinden herhangi birinin, suçun faili tarafından gerçekleştirilmesi suçun tamamlanması açısından yeterli olacaktır.

Suçun oluşması için neticenin gerçekleşmesi gerekmemekte olup bu anlamıyla marka hakkına tecavüz suçu, tehlike suçu niteliğindedir. Başka bir deyişle, suçun gerçekleşmesi için suçun mağdurunun ayrıca bir zarara uğraması gerekmemektedir.

Ayrıca suç manevi unsuru bakımından incelendiğinde, suçun oluşabilmesi için genel kastın varlığı yeterli olup ayrıca özel kastın varlığı aranmamaktadır. Yukarıda da belirttiğimiz üzere, failin iktibas veya iltibas suretiyle kanunda sayılan marka hakkına tecavüz teşkil eden hareketleri gerçekleştirmesi gerekmektedir.

Suçun yaptırımı, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası olarak düzenlenmiştir. Ancak, SMK’nın 30/7. maddesinde düzenlenen özel etkin pişmanlık hükmü uyarınca, başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı, satışa arz eden veya satan failin, bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara el konulmasını sağlaması hâlinde hakkında cezaya hükmolunmayacaktır.

Ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun birçok kararında da belirtilmiş olduğu üzere, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı satışa arz eden veya satan fail tarafından malın nereden temin edildiğinin bildirilmesi tek başına yeterli değildir. Ayrıca, suçun faili tarafından yapılan bildirimle birlikte, malı üretenlerin ortaya çıkarılması ve üretilmiş mallara el konulması şarttır.[3]

Şikayet hakkı ve zamanaşımı süresi bakımından ise marka hakkına tecavüz suçunun takibi, SMK’nın 30/6. maddesi uyarınca şikayete tabi olup; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (“TCK”) 73/1-2. maddelerinde yer alan düzenleme uyarınca şikayete bağlı suçlarda, failin ve fiilin öğrenildiği tarihten itibaren 6 aylık hak düşürücü süre içerisinde şikayet hakkının kullanılması zorunludur. Bu kapsamda, marka hakkına tecavüz teşkil eden fiilin ve failin öğrenildiği tarihten itibaren şikayet hakkının 6 aylık hak düşürücü süre içerisinde kullanılması gerekmektedir.

SMK’nın 30/4. maddesinde; “Bu maddede yer alan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.” şeklinde yer alan düzenlemeyle SMK’nın 30/1. maddesinde düzenlenen suça konu fiillerin tüzel kişilerin faaliyetleri kapsamında gerçekleştirilmesi durumunda genel hükümler uyarınca tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine başvurulacağı hüküm altına alınmıştır.

SMK’da tüzel kişilere özgü uygulanacak güvenlik tedbirlerinin neler olduğuna ilişkin düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle genel kanun olan TCK’nın 60. maddesinde düzenlenen tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerinin neler olduğunun incelenmesi gerekecektir.

Bu kapsamda TCK’nın 60. maddesi uyarınca, bir kamu kurumunun verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcilerinin iştirakiyle ve bu iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına işlenen kasıtlı suçlardan mahkûmiyet halinde, iznin iptaline ve suçla bağlantılı olan eşya ve maddî çıkarların müsaderesine karar verilebilecektir.

VI. SONUÇ

Yazımızda genel olarak marka hakkına tecavüz suçunun ülkemizdeki tarihsel gelişimine yer verilmiş; daha sonra marka kavramına ve marka hakkına tecavüz suçu ile haksız rekabet suçu arasındaki farklara değinilmiş; iktibas ve iltibas kavramları tanımlanmış; marka hakkına tecavüz suçu, suçun unsurları bakımından ele alınmış ve marka hakkına tecavüz suçu şikayet hakkı, şikayet süresi, etkin pişmanlık hükümleri bakımından incelenmiş, son olarak suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde tüzel kişilere özgü uygulanacak güvenlik tedbirlerine yer verilmiştir.

Yazımızın ele aldığı tüm konulardan anlaşıldığı üzere; günümüzde, ekonomik, sosyal ve ticari hayatın devamını sağlayabilmek için tüzel veya gerçek kişilerin sahibi oldukları markalara yönelik tecavüz teşkil eden fiillerin ceza hukuku kapsamında koruma altına alınması ve cezai müeyyidelere tabi tutulması önem arz etmekte, ticari hayatın güvenliğinin sağlanabilmesi için kanunda suç olarak sayılmayan ancak marka hakkına tecavüz teşkil eden başkaca fiillerin günümüz koşullarınca kanun koyucu tarafından tekrar ele alınması isabetli olacaktır.

Av. B. Batuhan Birtane

 

[1] Mustafa Öksüz, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2021, Marka Hakkına Tecavüzün Sonuçları, Sayı: 156, syf. 303.

[2] Yargıtay HGK., T. 12.12.2007, 2007/11-965 E., 2007/961 K.: “Markanın izinsiz kullanımı tescilsiz marka yönünden haksız rekabet, tescilli marka yönünden ise, marka hakkına tecavüz sayılır”

[3] Yargıtay CGK., T. 05.11.2020, 2020/19-167 E., 2020/444 K.: “Marka hakkına tecavüz suçu bakımından etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması için başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı satışa arz eden veya satan fail tarafından malın nereden temin edildiğinin bildirilmesi yeterli olmayıp yapılan bildirimle birlikte malı üretenlerin ortaya çıkarılması ve üretilmiş mallara el konulması şarttır. Bu bakımından etkin pişmanlık hükmünden faydalanmak isteyen failin, suça konu malı temin ettiğini bildirdiği kişilerin üretici olması veya malın temininden üretim aşamasına kadar ki süreç belirlenerek üretenlerin ortaya çıkarılmasını sağlaması ve bu koşullarla birlikte üretilmiş mallara da el konulması gerekmektedir.”

 

PaylaşTweetPaylaş
Önceki Gönderi

Beyaz Yaka Suçları Nelerdir?

Sonraki Gönderi

ALSP’nin Geleneksel Hukuk Bürolarına Etkisi

İlgili Gönderiler

Kâğıt Sektöründeki Faaliyetlerin Rekabet Kurulu Kararları İle Değerlendirilmesi

Sektöre İlişkin Bilgiler Küresel kâğıt üretiminde 2019 ve 2020 yıllarında yaşanan sırasıyla düşüşler, pandemi ile önce Çin’de ve ardından tüm...

EYT Nedir? EYT Kapsamındaki Düzenlemeler

EYT Nedir? EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) kavramı 8 Eylül 1999 tarihinde çıkarılan 4447 sayılı kanunla hayatımıza girmiş ve 5510 sayılı...

Telif Hakkının İnternet Ortamında Korunması

Telif Hakkının İnternet Ortamında Korunması

Telif hakkı kişinin emeği ile meydana getirdiği ürünler üzerinde hukuken tanınan haklardır. Türkiye’de telif hakları 5846 sayılı Fikir ve Sanat...

Gizli Kayıtların Delil Niteliği

Gizli Kayıtların Delil Niteliği

Mahkemeye iştikal eden bir uyuşmazlıkta iddianın ispatına elverişli delil bulmak ve sunmak taraflar için elbette her koşulda kolay bir durum...

Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Üyelerine Karşı Açılabilecek Sorumluluk Davaları

Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Üyelerine Karşı Açılabilecek Sorumluluk Davaları

GİRİŞ Anonim şirketler, yönetim kurulu tarafından temsil ve idare edilir. Bu bakımdan, yönetim kurulu anonim şirketin kanuni temsilcisi konumunda olduğundan,...

Mirasbırakanın Mirastan Mal Kaçırması (Muris Muvazaası)

Mirasbırakanın Mirastan Mal Kaçırması (Muris Muvazaası)

I. Giriş Muris Muvazaası (mirastan mal kaçırma); bir kimsenin mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla, gerçekteki karşılıksız kazandırma işlemlerini resmiyette...

Sonraki Gönderi
ALSPs’ Impact on Traditional Law Firms

ALSP’nin Geleneksel Hukuk Bürolarına Etkisi

Son Makaleler

Uluslararası Taşımacılıkta CMR Hükümleri

Uluslararası Taşımacılıkta CMR Hükümleri

Dijital Dönüşümün Ticari Ekosistemi Etkilemesinin Rekabet Hukuku Alanında İncelenmesi

Dijital Dönüşümün Ticari Ekosistemi Etkilemesinin Rekabet Hukuku Alanında İncelenmesi

İnşaat Sözleşmelerinde İş Sahibi’nin Haksız Feshi

İnşaat Sözleşmelerinde İş Sahibi’nin Haksız Feshi

Elektrikli Araç Şarj İstasyonları Kurulmasının Hukuki Boyutu

Elektrikli Araç Şarj İstasyonları Kurulmasının Hukuki Boyutu

Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Aktarımı

Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Aktarımı

Siber Sigorta Poliçelerinde Algoritmik Risk Skorlaması

Siber Sigorta Poliçelerinde Algoritmik Risk Skorlaması

  • Anasayfa

© 2024 Şengün Partners

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Türkiye’de Yatırım Danışmanlığı
  • Makaleler
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Türkçe
    • English
    • Deutsch
    • Français
    • Türkçe
    • Español
    • Italiano

© 2024 Şengün Partners