Dijital dünyada lojistik sektörü, geleneksel operasyonel yapılardan uzaklaşarak teknoloji odaklı çözümlere yönelmektedir. Bu dönüşümün en dikkat çekici unsurlarından biri, fiziksel varlıkların sanal kopyalarını oluşturan dijital ikiz teknolojileridir. Lojistik süreçlerde artan karmaşıklık ve çok aktörlü yapı, uyuşmazlıkların çözümünde geleneksel delil toplama yöntemlerinin yetersiz kalmasına neden olmaktadır. Bu noktada dijital ikiz teknolojilerinin hukuki delil değeri sorgulanmaya başlanmış, teknik modelleme ile hukuki gerçeklik arasındaki ilişki önemli bir tartışma konusu haline gelmiştir.
Dijital ikiz teknolojisi, somut hayatta var olan bir nesnenin simüle edilmesiyle sanal modelinin oluşturulmasıdır. Bu sanal modelleme ile nesnede yer alan sensörlerden gönderilen gerçek zamanlı veriler kullanılarak fiziksel ortamdaki işlemler sanal olarak da izlenmektedir. Fiziksel ortamdaki tam zamanlı verilerin dijital ortama aktarılmasıyla bir anlamda dijital ikizi oluşturulmuş olmaktadır.
Bu teknoloji lojistik sektöründe depo yönetimi, nakliye rotaları, araç filosu izleme ve tedarik zinciri optimizasyonu gibi kritik alanlarda kullanılmaktadır. Dijital ikiz teknolojisi sensörlerinden toplanan veriler, IoT cihazları ve yapay zeka algoritmaları aracılığıyla fiziksel operasyonların dijital ortamda birebir kopyası oluşturulmaktadır.
Modern lojistik işletmeleri, dijital ikiz sistemleri sayesinde operasyonel süreçlerini gerçek zamanlı izleyebilmekte, potansiyel sorunları önceden tespit edebilmekte ve performans optimizasyonu gerçekleştirebilmektedir. Bu sistemler, her bir kargo paketinin konumundan araç performansına, depo kapasitesinden çevresel koşullara kadar geniş bir veri yelpazesini kayıt altına almaktadır. Böylece lojistik zincirinin her halkasında şeffaf ve izlenebilir olması sağlanmaktadır.
Dijital İkiz Verilerinin Delil Değeri
Dijital ikiz sistemlerinin ürettiği veriler, lojistik uyuşmazlıkların çözümünde önemli bir delil kaynağı potansiyeli taşımaktadır. Bu veriler, olay anında ve öncesindeki koşulları detaylı bir şekilde kayıt altına almakta, zaman damgası ile saklanmakta ve çoklu sensör verilerinin çapraz doğrulaması ile güvenilirlik kazanmaktadır. Gerçek zamanlı izleme kapasitesi sayesinde, uyuşmazlığa konu olan olayların kronolojik gelişimi objektif bir şekilde izlenebilmektedir.
Dijital ikiz verilerinin delil olarak kullanımının en güçlü yanları arasında değiştirilemezlik, tekrarlanabilirlik ve kapsamlı dokümantasyon özellikleri yer almaktadır. Blockchain teknolojisi ile entegre edilen sistemlerde veri bütünlüğü kriptografik olarak korunmakta, böylece müdahale girişimleri tespit edilebilir hale gelmektedir. Ayrıca, makine öğrenmesi algoritmaları ile desteklenen analiz süreçleri, insan hatasından kaynaklanan subjektif değerlendirmeleri minimize etmektedir.
Hukuken Kabul Edilebilirlik Kriterleri
Dijital ikiz verilerinin mahkeme önünde delil olarak kabul edilebilmesi için belirli hukuki kriterlerin karşılanması gerekmektedir. İlgililik kriteri, sunulan verinin uyuşmazlıkla doğrudan bağlantısının kurulmasını gerektirmektedir. Güvenilirlik ise veri toplama, işleme ve saklama süreçlerinin teknik standartlara uygunluğunu ifade etmektedir. Kimlik doğrulaması, verinin hangi sistem tarafından, ne zaman ve nasıl üretildiğinin ispat edilmesini kapsamaktadır.
Bu veriler dijital delil kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca söz konusu verilerin bilirkişi incelemesi gerektiren teknik niteliği, mahkemelerin konuya yaklaşımında uzman görüşlerinin kritik önem taşıdığını göstermektedir. Özellikle algoritma şeffaflığı ve veri işleme metodolojilerinin anlaşılabilir şekilde sunulması hukuki kabul için ön koşul teşkil etmektedir.
Hukuki Zorluklar
Dijital verilerin hukuki delil olarak kabul görebilmesi için; bu verilerin gerçekliğinin, doğruluğunun ve bütünlüğünün sağlanması, aynı zamanda mahkemeyi ikna edecek nitelikte sunulması gereklidir. Fakat yargı, kolluk kuvvetleri, dijital delil uzmanları ve adli bilişim uzmanları arasındaki koordinasyon eksikliği, dijital delillerin etkin kullanılmasını zorlaştırmaktadır.
Ayrıca kapsamlı ve güncel bir siber suç mevzuatının bulunmaması, uygulamada önemli sorunlara neden olmaktadır. Yasaların uygulanması, yürürlüğe konması ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin pratikte sağlanmasındaki yetersizlikler, adli süreçlerin güvenilirliğini olumsuz etkilemektedir. Özellikle dijital verilere yönelik arama ve el koyma işlemlerinde, öncesinde alınması gereken mahkeme emirlerinin eksikliği, usule uygun olmaması, resmi prosedürlerin net olmaması ve paydaşların sürece dahil edilmemesi, süreci daha da karmaşık hale getirmektedir.
Teknik Zorluklar
Dijital ikiz sistemlerinin hukuki delil olarak kullanımında karşılaşılan en önemli teknik sorunlardan biri, sensör hatalarından kaynaklanan veri bozulmalarıdır. Çevresel koşullar, elektromanyetik girişim veya donanım arızaları, sistemin ürettiği verilerin doğruluğunu etkileyebilmektedir. Bu durum, özellikle kritik kararların alınacağı hukuki süreçlerde güvenilirlik sorunu yaratmaktadır.
Ağ sistemleri, dizüstü bilgisayarlar gibi faktörler güvenlik güncellemeleriyle senkronize olmayabilir. Bu durum teknik zorluklara neden olmaktadır. Söz konusu zorluklar sıklıkla karşılaşılmakla beraber ağ sistemleri ve kullanıcıların kişisel cihazlarını kullanmaları nedeniyle güvenlik güncellemeleri, senkronizasyonun sağlanamaması nedeniyle oluşmaktadır. Bu cihazlar, kimi zaman zaten güvenliği ihlal edilmiş olabilmekte veya güncel tehditlere karşı savunmasız kalabilmektedir. Teknik uzmanlık eksikliği ve bu alanda eğitimli, sertifikalı siber araştırmacıların yetersizliği de mevcut durumu daha zorlaştırmaktadır.
Ayrıca, güncelliğini yitirmiş analiz araçlarının kullanımı ve sistemli bir güncelleme sıklığının periyodik olmayışı, müdahaleyi zorlaştıran unsurlar arasında yer almaktadır. Bununla birlikte, siber tehditlerin doğası, güvenlik açıklarının önemi ve olası etkiler hakkında farkındalık yaratacak raporlama ya da bilgi paylaşım platformlarının eksikliği, kurumların savunma kapasitesini ciddi şekilde sınırlandırmaktadır.
Globalde Dijital İkiz Teknolojisinin Delil Olarak Kullanılması
Dijital ikiz teknolojilerinin delil olarak kullanımı dünya genelinde farklı sektörlerde ve hukuk sistemlerinde önem kazanmaya başlamıştır. Bazı araştırmalara göre canlı dijital ikiz sistemlerinin arızaların nedenini belirlemeye yardımcı olduğunu ve uyuşmazlıkları çözmek için mahkemede kullanılacak delil haline gelebileceği vurgulanmaktadır. Bu gelişme, dijital ikiz verilerinin sadece operasyonel değil, aynı zamanda hukuki süreçlerde de kritik bir rol oynayabileceğini göstermektedir.
Teknoloji odaklı ülkeler tarafından dijital ikiz sistemlerinin hukuki alt yapısının güçlendirilmesine önem verilmeye başlanmıştır. Aynı zamanda havacılık ve lojistik sektöründe dijital ikiz verilerinin delil niteliği tartışmalara konu olmaya başlamıştır. Fikri mülkiuet hakları, veri güvenliği ve sorumluluk atıflarında belirleyici rol oynayabilecek, dikkatle değerlendirilmesini sağlayacak bir teknoloji olduğu sıklıkla vurgulanmaktadır.
Sonuç
Lojistik sektöründe dijital ikiz verilerinin delil olarak kullanıldığı durumlar, teknolojinin somut potansiyelini ortaya koymaktadır. Dijital ikiz teknolojilerin hukuken kullanılması hasar sorumluluğunun tespitinde, dijital ikiz sensörleri tarafından kaydedilen titreşim, darbe, sıcaklık verileri sayesinde kolaylık sağlamaktadır. Ayrıca sorumluluk dağılımında zamana duyarlı net verilerle objektif kriterler oluşturmaktadır. Bu tür örnekler, teknolojinin hukuki süreçlerdeki pratik değerini kanıtlamaktadır.
Dijital ikiz teknolojilerinin lojistik uyuşmazlıklarda delil olarak kullanımı, teknik modelleme ile hukuki gerçeklik arasında bağlantı kurmaktadır. Bu teknolojilerin hukuki delil niteliği teknik modelleme veya salt hukuki gerçeklik değildir. Hem teknoloji hem hukukun entegre olmasını gerektiren bu sistemin delil niteliği ile hibrit bir yaklaşım benimsenerek lojistik sektörünün dijital dönüşümüne uygun adil bir sistem inşa edilmesi amaçlanmaktadır.
Stj.Av. Meryem Torkay













