Giriş
İnşaat sözleşmeleri genel anlamda bir eserin oluşmasını konu edinmesi sebebiyle, eser sözleşmesi niteliği ile karşımıza çıkmaktadır. Eser sözleşmeleri Türk Borçlar Kanunu madde 470’te düzenlenmekte olup; Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmaktadır. Tanımlamadan anlaşılacağı üzere sözleşmenin tarafları eseri meydana getirmeyi vaat eden yüklenici ve karşılığında bir bedel ödeyen iş sahibidir.
Eser sözleşmesinin temel unsurları eserin tanımlanması, ücretin belirlenmesi, ifa zamanının belirlenmesidir.
Sözleşmenin Feshinin Niteliği
Fesih kavramı sürekli bir borç ilişkisini ileriye etkili olarak sona erdiren bozucu yenilik doğuran bir haktır. Bu nedenle kural olarak fesih sürecine kadar ifa edilen tüm işlem ve eylemler geçerliliğini korumaktadır. Feshin geçerli bir fesih olması halinde karşı tarafın herhangi bir kabul beyanına tabi olmaksızın karşı tarafa bildirildiği an etkisini göstermektedir.
İş Sahibi’nin Haksız Fesih Hali
Taraflar arasındaki sözleşme ile çoğu zaman iş sahibinin haklı veya geçerli nedenle feshetme halleri düzenlenmektedir. Düzenlenmemiş olsa dahi; TBK’nın genel kuralları ve içtihat kararları kapsamında fesih halleri belirlenebilmektedir.
Eser sözleşmesi, yaklaşık bedelin makul olmayan derecede aşılması, mücbir sebep, ifa imkansızlığı, yüklenicin ölümü veya iflası, eserin ayıplı ifası veyahut belirlenen teslim süresinde gecikme gibi nedenlerle feshedilebileceği gibi iş sahibinin haklı bir gerekçe göstermeksizin tam tazminat karşılığı ile de feshedilebilmektedir.
TBK 484. maddede tazminat karşılığı fesih hali düzenlenmekte olup; bu kapsamda iş sahibi herhangi bir haklı gerekçe ileri sürmeksizin sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir. İş Sahibi eserin tamamlanmasından önce yapılmış olan aşamaların karşılığını ödemek ve aynı zamanda yüklenicinin bu sebeple uğradığı tüm zararları gidermekle yükümlüdür. İş sahibinin kusurlu olması kanundan kaynaklı fesih hakkını kullanmasında engel teşkil etmemektedir.
Ancak bu durumda; yüklenici, haksız fesih nedeniyle uğradığı zararları talep etme hakkına sahiptir. Bu zararlar, doğrudan doğruya fesih işleminden kaynaklanan müspet zararları da kapsamaktadır. Yani iş sahibinin sözleşmeyi haklı nedene dayanmadan feshetmesi halinde; yüklenicin, işe başladıktan sonra feshe kadar tamamlamış olduğu tüm işin bedelini, malzeme, işçilik ve diğer tüm masraflar iş sahibi tarafından karşılanması ve aynı zamanda yüklenicinin bu işin tamamlanması halinde elde edeceği kazanımı kaybetmesine bağlı zararları da tazmin edilecektir.
Burada önemli olan bir diğer husus; sözleşmenin bozulması eser tamamlanmadan önce olmalıdır. Eser sözleşmeye uygun şekilde tamamlanmış ve iş sahibi teslim almamış ise burada “alacaklı direnimi” söz konusu olmakta ve bu durumda yüklenici eseri tevdi ederek ücretini alabilmektedir.
İş Sahibi, TBK 484’teki fesih hakkından faydalanmak için iradesini yükleniciye bildirmekle yükümlüdür. İrade bildirimi sözleşmenin feshi niteliğinde olmalıdır. Yüklenicinin yalnızca bazı yetkilerini geri alan, sınırlayan ya da yükleniciye uyarıda bulunan hiçbir beyan fesih iradesi sonucu doğurmayacaktır ve sözleşme akdi devam ediyor kabul edilecektir.
Fesih geri alınamayan bir beyan olup; bir kez sözleşmeden dönüldükten sonra bu beyan değiştirilemeyecek ve tüm etkisini bildirimden itibaren doğuracaktır. İş sahibinin nedenini açıklamadan ve tazminat önermeden bozma bildiriminde bulunması durumunda, tazminat ödemeyi gerektirmeyen bir sebebi olduğunu ispat yükü kendisinde olacaktır.
Yargıtayın içtihatlarında “iş sahibi yapılan şey bitmezden önce yapılmış olan kısmın bedelini vermek ve yüklenicinin tüm zararını tazmin etmek koşuluyla, arsa payı karşılığı dahi olsa ve karşı taraf karşı çıksa dahi, sözleşmeyi ileriye etkili biçimde feshedebilir. Bunun için mahkeme kararına ihtiyaç yoktur.” şeklinde belirterek aslında iş sahibinin mahkeme kararına dayanmadan sözleşmeyi haksız feshetme yetkisini düzenlenmiştir.
Fesih halinde yüklenicinin yaptığı işin karşılığı, sözleşmede mutabık kalınmış yönteme göre, sözleşmede ücretin hesaplanma biçimi belirtilmemiş ya da yaklaşık keşif bedeli öngörülmüş ise kanuna göre işin değeri ve masrafları belirlenmek suretiyle tespit edilecektir. Bu yöntemler kesinti yöntemi, toplama yöntemi gibi yöntemler olabilmektedir.
Kesinti yöntemi; eserin bedelinden yüklenicinin eseri devam ettirmemesi nedeniyle sağladığı tasarruf (örneğin malzeme ve personel giderlerinde sağladığı tasarruf) ve işi devam ettirmeyerek boş kalması nedeniyle başka iş bularak elde ettiği kar hesaplanır, yüklenicinin tüm kazancından düşülerek yani kesilerek tazminat bulunur.
Toplama yönteminde ise; yüklenicinin fesih anına kadar yaptığı gerçek giderlere (malzeme, personel gibi) eser tamamlanmış olsaydı sağlayacağı net kar eklenerek zarar hesaplanmaktadır.
İş sahibi feshe kadar eserin yapılmış halini (tamamlanmasa da) teslimini istemek hakkına sahiptir. Aynı zamanda bu durumda yükleniciden iş sahibi tarafından karşılığı ödenmiş ama inşaatta henüz kullanılmamış malzemelerin de teslimi talep edilebilecektir.
İş sahibinin feshi ile artık yüklenici de eseri tamamlama borcundan kurtulacak, eserin kalan kısmı için de ücret talep etme hakkı olmayacaktır. Ancak bu durumda yüklenicinin zararı sebebiyle tazminat talep hakkı söz konusu olmaktadır.
Ancak elbette iş sahibinin yükleniciye ödeyeceği tazminatı tam olarak bilmesi kendisinden beklenemeyebilir ve bu konuda taraflar arasında mutabakat da sağlanamamış olabilir. Bu durumda tazminatın miktarı konusunda uyuşmazlıklar mahkemece belirlenebilecektir. Genellikle tazminatın üst sınırı; eser tamamlansa ve eksiksiz şekilde teslim edilse idi yüklenicinin hak kazanacağı alacak olarak düşünülmektedir.
Sonuç:
İş sahibi için her ne kadar kanundan kaynaklı haklı sebebe dayanmaksızın feshetme hakkı düzenlenmiş ise de; bu hakkın kullanımı yüklenicinin zararlarını gidermek için bazı sonuçlar doğuracağından, iş sahibi tarafından tüm sonuçlar öngörülerek gözetilmeli ve değerlendirilmelidir. Eser sözleşmelerinde tarafların yapacağı her işlemin hukuki yardım alınarak yapılması kritik önem arz etmektedir.
Ortak Av. Birgi Kuzumoğlu













