Telif hakları, eser sahiplerinin manevi ve maddi çıkarlarını koruma amacını taşıyan temel bir fikri mülkiyet alanıdır. Ancak, küreselleşen dünyada eserlerin sınır ötesi yayılımı, uluslararası standartlara dayalı bir koruma sistemini zorunlu kılmıştır. Bu bağlamda TRIPS Anlaşması (Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması) ve WIPO Anlaşmaları (Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü bünyesindeki sözleşmeler) arasında önemli bir etkileşim doğmuştur.
TRIPS Anlaşması: Asgari Standartların Belirleyicisi
1994 yılında yürürlüğe giren TRIPS Anlaşması, Dünya Ticaret Örgütü (“DTÖ”) üyeleri için fikri mülkiyet haklarının korunmasına ilişkin asgari standartları belirlemiştir. TRIPS’in telif haklarına ilişkin bölümleri, esasen Bern Konvansiyonu hükümlerine referansla şekillendirilmiş olup üye devletlerin Bern Konvansiyonu’nun maddi hükümlerine uymalarını şart koşmaktadır (TRIPS Madde 9). Böylece TRIPS, telif haklarının uluslararası düzeyde ticaretle bağlantılı yönlerini güçlendiren ilk çok taraflı anlaşma olmuştur.
Özellikle TRIPS Anlaşması, telif hakkı ihlallerine karşı etkin bir yargısal koruma, caydırıcı yaptırımlar ve sınır önlemleri gibi uygulamaları zorunlu kılarak, sadece hakların varlığını değil, aynı zamanda etkin uygulanmasını da güvence altına almıştır.
WIPO Anlaşmaları: Dijital Çağa Uyum
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (“WIPO”) ise, telif haklarının dijital çağın gereklerine uygun şekilde geliştirilmesini hedefleyen önemli uluslararası düzenlemelerle öne çıkmaktadır. 1996 yılında kabul edilen WIPO Telif Hakları Antlaşması (“WCT”) ve WIPO İcralar ve Fonogramlar Antlaşması (“WPPT”), “İnternet Anlaşmaları” olarak anılmakta ve yeni teknolojiler karşısında eser sahiplerinin haklarının genişletilmesini sağlamaktadır.
WIPO Anlaşmaları, TRIPS’te yer almayan “dijital hak yönetimi” ve “hak sahibinin izni olmaksızın eserlerin çevrimiçi iletimi” gibi konularda ayrıntılı hükümler getirmiştir. Bu anlaşmalar, eser sahiplerine dijital ortamdaki çoğaltma ve kamuya iletim hakları konusunda geniş yetkiler tanımıştır.
TRIPS ve WIPO Anlaşmaları Arasındaki Etkileşim
TRIPS Anlaşması, Bern Konvansiyonu’na dayansa da dijital ortamın ortaya çıkardığı yeni ihtiyaçlara tam anlamıyla yanıt verememektedir. Bu nedenle, WIPO Anlaşmaları bir bakıma TRIPS’in tamamlayıcısı işlevi görmektedir. Her iki sistem arasındaki etkileşim şu şekilde özetlenebilir:
- Standartların Birleştirilmesi: TRIPS Anlaşması, temel koruma seviyesini belirlerken, WIPO Anlaşmaları özellikle dijital kullanım ve yeni teknolojiler açısından bu standartları geliştirmiştir.
- Üyelik Bağlantısı: TRIPS’in tarafı olmak, Bern Konvansiyonu’nun maddi hükümlerine uymayı gerektirir. Ancak WCT ve WPPT’ye taraf olmak DTÖ üyeliği için zorunlu değildir. Bir başka deyişle, bir ülke DTÖ’ye üye olsa bile işbu anlaşmaları imzalamak zorunda değildir. Dolayısıyla, WIPO Anlaşmaları’na taraf ülkeler telif hakları korumasını daha ileri düzeye taşımaktadır.
- Uygulama Farklılıkları: TRIPS daha çok uygulanabilirlik ve yaptırımlar üzerinde dururken, WIPO Anlaşmaları hakların içeriğini ve sınırlarını belirleme konusunda detaylı düzenlemeler getirmiştir.
Bu uyum sayesinde hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler, küresel ölçekte eser sahiplerinin haklarını daha tutarlı şekilde koruyabilir hâle gelmiştir.
Sonuç
TRIPS Anlaşması ve WIPO Anlaşmaları, uluslararası telif hakları sisteminde birbirini tamamlayan bir yapı oluşturmuştur. TRIPS, temel koruma standartlarını belirlerken; WIPO, özellikle teknolojik gelişmelere paralel olarak bu standartları genişletmiştir. Günümüzde uluslararası hukuk düzeni, bu iki sistemin etkileşimi sayesinde, eser sahiplerine daha güçlü ve daha kapsamlı bir koruma sunmaktadır.
Ancak ülkelerin bu düzenlemeleri iç hukuklarına etkili biçimde uyarlamaları, sistemin başarısı açısından hâlâ kritik öneme sahiptir.













