1. Giriş
İklim değişikliği ve beraberinde gelen iklim krizi artık devletlerin, kurumların ve bireylerin gerekli sorumlulukları almasını, geleceğe dair hareket planı çizmesini gerektiren küresel bir sorun haline gelmiştir.
Türkiye, bu kapsamda ilk büyük adımını 2 Temmuz 2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen ve 9 Temmuz 2025 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7552 sayılı İklim Kanunu ile atmış ve iklim krizi ile mücadelenin hukuki zeminini oluşturmuştur. Böylece bu zamana kadar genel anlamda “hedef” olarak belirlenen birçok husus artık “yükümlülük” olarak gündeme gelmektedir.
İklim Kanunu’nun temel amacı, 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi doğrultusunda Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelesini etkin, sürdürülebilir ve adil bir şekilde yürütmesini sağlamak ve bunun yasal zeminini oluşturmaktır. İklim kanununda uluslararası düzeyde kabul görmüş olan “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve kabiliyetler” ilkesi benimsenmektedir.
2. Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)
Kanunun en dikkat çekici düzenlemelerinden biri, Türkiye’de ilk kez Emisyon Ticaret Sistemi’nin kurulmasıdır. Bu sistem ile tahsisatların alınıp satılması yoluyla sera gazı emisyonlarının sınırlandırılmasını veya azaltılmasını, karbon salımını piyasa temelli mekanizmalarla azaltmayı hedeflemektedir.
3. Karbon Piyasaları
Karbon piyasaları, yetkilendirilmiş piyasa operatörleri tarafından yönetilen ve düzenlenen finansal yapılar olarak kurgulanmaktadır. Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kapsamında hem birincil hem de ikincil piyasalar, tahsisatların yanı sıra emisyon ticaretine konu olan standardize edilmiş sözleşmelerin alım satımı amacıyla organize edilerek faaliyete geçirilecektir. Bu sistemin işletilmesinden ve piyasa altyapısının sürdürülmesinden sorumlu kurum olarak Enerji Piyasaları İşletme Anonim Şirketi (EPİAŞ) görevlendirilmiştir.
Ayrıca; gönüllülük ilkesine dayalı olarak faaliyet gösterecek Gönüllü Karbon Piyasaları, karbon kredilerinin bireysel ve kurumsal aktörler arasında serbest şekilde alınıp satılmasına olanak tanıyacaktır. Bu piyasalara ilişkin projelerin yetkili kurum tarafından kayıt altına alınması zorunluluğu getirilmiştir. Gönüllü karbon piyasaları ile, aynı zamanda Türkiye’nin uluslararası karbon ticaretine entegrasyonunu güçlendirmesi ve bu alanda etkili politika geliştirilmesine katkı sunması hedeflenmektedir.
4. Sera Gazı Emisyon İzni
Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kapsamına girmesi öngörülen işletmelerin, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıllık süre zarfında sera gazı emisyon izni temin etmeleri gerekmektedir. Söz konusu geçiş dönemi boyunca, bu işletmelerin ETS kapsamında faaliyetlerini sürdürebilmeleri için, bir kez geçerli olmak üzere emisyon iznine sahip oldukları varsayılacaktır. Bu düzenleme, sisteme geçişi kolaylaştırmak ve sistemin kademeli olarak uygulanması amacına hizmet etmektedir.
5. Tarım ve Doğal Alanların Korunması
Kanunun 5. Maddesi ile; orman, tarım, mera ve sulak alanlarda karbon yutağı kayıplarının engellenmesi ve bu alanların korunarak artırılması gerektiği belirtilmiştir. Bu alanlar, atmosferdeki sera gazlarının doğal yollarla tutulmasını sağlayarak net sıfır emisyon hedefinin gerçekleştirilmesinde kritik rol oynamaktadır. Ayrıca, tarım sektöründe iklim değişikliğine dirençli ürün desenlerinin geliştirilmesi, su bütçesi dikkate alınarak planlama yapılması ve doğa temelli çözümlerin yaygınlaştırılması öngörülmektedir. Ayrıca, tarım sektöründe iklim değişikliğine dirençli uygulamaların yaygınlaştırılması ve gıda güvenliğinin sağlanması hedeflenmektedir.
6. Yetki ve Sorumluluklar
Kanun ile İklim Değişikliği Başkanlığı kurulmuş ve bu kurum, sera gazı emisyonlarının izlenmesi, strateji ve eylem planlarının hazırlanması, karbon fiyatlandırma mekanizmalarının düzenlenmesi gibi görevlerle yetkilendirilmiştir. Ayrıca, her ilde İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu oluşturulması öngörülmüştür. Bu kurullar, yerel iklim eylem planlarının hazırlanmasından sorumlu olacaklardır.
a) Kamu Kurumları
İklim Değişikliği Başkanlığı koordinasyon görevini üstlenirken, yerel düzeyde İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulları kurulması gerekmektedir.
Bakanlıklara, politika belirleme, karbon piyasalarının düzenlenmesi ve veri talep yetkisi gibi görev ve yetkiler verilmiştir.
Yerel yönetimler, 2027 sonuna kadar iklim eylem planlarını hazırlamakla yükümlüdür.
b) Özel Sektör
ETS kapsamına giren işletmeler, üç yıl içinde sera gazı emisyon izni almak zorundadır.
Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ile tahsisatların alım-satımı ve karbon kredisi işlemleri düzenlenmektedir. Sistem ile; işletmelere belirli miktarda emisyon tahsisatı verilmektedir ve bu tahsisatlar, yıllık emisyon miktarlarıyla uyumlu şekilde teslim edilmek zorundadır.
c) Gerçek ve Tüzel Kişiler
İklim Kanunu kapsamında, gerçek kişiler ile sivil toplum kuruluşları da iklim değişikliğiyle mücadele sürecine dahil edilmiştir. Bu çerçevede, kamu yararını gözeten iklim politikaları doğrultusunda alınan önlemlere uyum sağlama yükümlülüğü yalnızca kamu ve özel sektörle sınırlı kalmayıp, bireyleri ve toplumsal örgütleri de kapsamaktadır. İklim Değişikliği Başkanlığı, gerekli gördüğü durumlarda bu aktörlerden doğrudan bilgi ve belge talep etme yetkisine sahiptir.
7. Yaptırımlar:
Kanun, yükümlülüklerin ihlal edilmesi durumunda idari yaptırımlar ile para cezaları uygulanacağını öngörmektedir. Bu kapsamda, Emisyon raporlarını sunmayan işletmelere 500 bin TL ile 50 milyon TL arasında ceza uygulanabilecektir. Ayrıca, emisyon izninin iptali ya da yeni izin başvurularının geçici olarak durdurulması gibi tedbirler de düzenlenmiştir. Cezai yaptırımlara yol açabilecek ihlaller arasında, doğrulanmış emisyon raporlarının zamanında sunulmaması, florlu gaz düzenlemelerine uyulmaması, veri tabanına gerekli bildirimlerin yapılmaması veya geçerli izin olmadan ETS faaliyetlerinin sürdürülmesi yer almaktadır. Bununla birlikte, ETS’nin tam uygulanmasından önceki pilot dönemde işlenen ihlallere ilişkin idari para cezaları %80 oranında indirimli olarak uygulanacaktır. Ayrıca, İklim Değişikliği Başkanlığı, piyasaya dayalı karbon fiyatlandırma mekanizmaları geliştirme yetkisi ile donatılmıştır.
Sonuç ve Değerlendirme:
7552 sayılı İklim Kanunu, Türkiye’nin dış ticaret politikalarını da doğrudan etkileyecek düzenlemeler içermektedir. Özellikle, ithal edilen ürünlerin karbon ayak izinin yönetilmesine yönelik olarak Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) kurulabileceğine dair hüküm, ihracat odaklı sektörler açısından stratejik bir dönüşüm sürecini zorunlu kılmaktadır. Bu mekanizma, Avrupa Birliği’nin SKDM uygulamalarıyla uyumlu bir çerçeve oluşturmayı hedeflemekte olup, karbon yoğun ürünlerin ihracatında ilave maliyetler ve raporlama yükümlülükleri doğurabilecektir. Dolayısıyla, dış ticaret alanında faaliyet gösteren işletmelerin, hem üretim süreçlerini düşük karbonlu hale getirmeleri hem de karbon fiyatlandırma sistemlerine entegre olmaları gerekecektir.
Kanun ile; çevre dostu üretim sistemlerinin teşvik edilmesi, karbon piyasalarının kurulması ve yerel düzeyde iklim eylem planlarının hazırlanması gibi birçok yenilik uygulama alanı bulmaktadır. Ancak, mevcut düzenleme özellikle piyasa temelli araçlara öncelik vermesi ve toplumsal katılım mekanizmalarının sınırlı kalması nedeniyle çeşitli eleştirilere konu olmaktadır. Bu bağlamda, kanunun uygulanma süreci, Türkiye’nin iklim politikalarında başarıya ulaşması açısından belirleyici olacaktır.
Ortak Av. Birgi Kuzumoğlu













