Yeşil Mutabakat Kapsamında Yer Alan “Sınırda Karbon Düzenlemesi” ve Etkileri

Dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden biri iklim değişikliğidir. İklim değişikliği ile mücadele kapsamında çeşitli çalışmalar yapılıp düşük karbonlu ekonomiye küresel düzeyde geçilmesi ülkelerin sürdürülebilir kalkınma hedeflerini şekillendirmektedir.

Birçok ülkede çevrenin korunması ve iklim değişikliklerine ilişkin farkındalığın artmasıyla çevre ile ilgili çeşitli düzenlemeler hayata geçirilmiştir. Sera gazı emisyonlarının salınımının azaltılmasına yönelik olarak; Paris İklim Anlaşması, Avrupa Birliği (“AB”) Yeşil Mutabakatı, COP26 Konferansı bu düzenlemeler arasında yer almaktadır. Yeşil Mutabakat çerçevesinde iklim değişikliği ile mücadele konusunda geniş ve etkili düzenlemeler öngörülmüştür. Yeşil Mutabakat yol haritasında; temiz enerji, sürdürülebilir sanayi, inşaat ve yenileme, daha sürdürülebilir gıda sistemleri, kirliliğin ortadan kaldırılması gibi pek çok uygulama alanı ve bu alanlar için araçlar bulunmaktadır (European Commission, 2022). Bu araçlardan bir tanesi olan “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” (SKDM), karbon emisyonlarını sınırlandırmak ve sıfıra indirmek için oluşturulmuştur. AB Konseyi ile Avrupa Parlamentosu müzakerecileri tarafından SKDM konusunda yapılan açıklamaya göre düzenlemeleri uygulamaya 1 Ekim 2023 tarihinden itibaren başlanacaktır.

  1. Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM)

Yeşil Mutabakat kapsamında 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını %55 oranında azaltma, 2050 yılına kadar ise karbon salımını sıfıra indirme hedeflerine yönelik olarak stratejiler belirlenmiştir. Sınırda Karbon Düzenlemesi, AB’nin iklim hedeflerini destekleyen “Fit for 55” teklif taslağı dahilindeki uygulamalardan biridir. SKDM, Avrupa Birliği (AB)’nin ithal ettiği bazı ürünlerin karbon içeriklerine göre sınırda belirli oranlarda bir “karbon salınımı vergisi” alınmasını öngörmektedir.[1]

Sınırda Karbon Düzenlemesi ile hedeflenen temel unsur; firmaların emisyon kısıtlamalarının daha az olduğu ülkelere üretimlerini kaydırmalarından kaynaklanan karbon kaçağının önüne geçmektir. Böylece, iklim değişikliği ile mücadele konusunda hedefleri olumsuz etkileyen, karbon mevzuatları zayıf olan yahut bu konuda hiçbir düzenlemesi olmayan ülkelere üreticilerin yönelmesi engellenecektir. Düzenlemeler, Avrupa Birliği dışındaki üçüncü taraf ülkelerden ithal edilen ticari mallara uygulanacaktır. 2026’ya kadar sürecek olan üç yıllık geçiş süresinde, kapsanan ürünlerin üretim sürecinde yayılan sera gazlarının doğrudan emisyonları için geçerli olacaktır.

  1. Türkiye Açısından Riskler ve Fırsatlar

AB tarafından 14 Temmuz 2021 tarihinde yayımlanan düzenlemelere uyumun sağlanması adına gerekli çalışmaların yapılacağı 2021/15 sayılı Cumhurbaşkanı Genelgesi ile Resmî Gazete’de yayımlanarak bu bağlamda Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan “Yeşil Mutabakat Eylem Planı” duyurulmuştur.

1 Ocak 2023 tarihi itibariyle, SKD kapsamında ithalatçıların ithal ettikleri mallara dair raporlama yükümlülüğüne ilişkin geçiş hükümleri uygulanmaya başlamıştır. Bu doğrultuda ithalatçılar, farklı üye devletlere ithalat yaptığı halde, Ulusal Otoritelerden herhangi birine rapor vermekle yükümlüdür. Raporlamalar ile ithalatçıların üzerindeki yükün hafifletilerek ve ticaretteki büyük aksaklıkların önlenmesi hedeflenmektedir. SKDM’ye yönelik bu çalışmaların Türkiye’de yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik politikalarına belirli bir ivme vereceği açıktır.[2]

SKDM kapsamında; Avrupa Yeşil Mutabakatı, Türkiye için sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen önemli bir dönüşüm aracıdır. Bu doğrultuda, emisyon azaltımını, elde edilen fonların şirketlerin yeşil dönüşümü amacıyla kullanılmasını ve yenilenebilir enerji ile enerji verimliliğini merkeze alan alternatif bir Yeşil Ekonomik Dönüşüm senaryosu sayesinde karbon emisyonlarında ciddi iyileştirmeler sağlanabilecektir. İyileştirme ve uyum çalışmaları doğrultusunda, Türkiye’nin düşük karbonlu üretimi desteklemesi ve bu şekilde yüksek karbonlu ülkelere göre avantajlı konuma gelerek, AB ülkelerine yaptığı ihracatta pazar payını artırması öngörülebilir bir gelişmedir.

  1. SKDM Kapsamındaki Sektörler

Avrupa Birliği’nin ihracattaki önemli rolü de göz önünde bulundurulduğunda, Sınırda Karbon Düzenlemesi ile ilgili gelişmeler ülkemizdeki ihracat yapan sektörleri oldukça yakından ilgilendirmektedir. “Sıfır karbon” politikası doğrultusunda gerek devlet gerekse özel sektör, üretim süreçlerinde gerekli yenilemeler yaparak yapısal tedbirler almakla yükümlüdür.

SKD ilk aşamada; çimento, gübre, elektrik, demir-çelik, hidrojen ve alüminyum sektöründe üretilen ve AB içerisine ithal edilen ürünleri kapsamaktadır. Bu bağlamda öncelik, yüksek karbon kaçağı riski ve yüksek karbon emisyonu yayan sektörlere verilmiştir. İlgili sektörlerde faaliyet gösteren üreticilerin AB’ye yapılacak olan ithalatlarda SKD Sertifikalarını bulundurmaları gerekmektedir. Bunun yanı sıra AB içerisindeki ETS’de işlem gören karbon fiyatı üzerinden ücretsiz tahsisatları satın aldıklarını belgeleme zorunlulukları bulunmaktadır. Fakat teklifte, elektrik ithalatının düzenlemelerden muaf tutulmasına ilişkin bazı şartlar da öngörülmüştür. İlgili ülkede/bölgede bir elektrik piyasasının bulunuyor olması ve üçüncü ülke/bölgede bulunan bu elektrik piyasasının AB içerisinde yer alan elektrik piyasasına piyasa birleştirme yolu ile entegre edilmiş olması şartlarını sağlayıp 2050’ye kadar iklim nötr olma hedeflerini taahhüt etmiş olan ülkelerin bu muafiyetten yararlanabileceği kaydedilmiştir.

SKDM’ye geçiş ile firmaların üretim yapısı ile raporlama standartlarında da değişikliğe gidilmesi beklenmektedir. Bu değişiklikler kapsamında firmaların raporlama standartlarında “çevre, sosyal ve yönetişim” (ÇSY) kavramları çok daha önem arz etmektedir. Dolayısıyla firmalar açısından bu kavramları içeren ve daha bütüncül bir raporlama sisteminin benimsenmesi gerekmektedir.

SKDM uygulaması hem AB’deki hem de dünyadaki işletmeleri doğrudan etkilediği üzere, şirketlerin bu etkileri ölçümlemesi önem arz etmektedir. Bu kapsamda; rejimin yönetimi için iç sorumluluğun atanması, Sınırda Karbon Vergisi Mekanizması kapsamı dikkate alınarak AB ithalat karbon ayak izinin ve potansiyel etkilerinin gözden geçirilmesi ve SKDM geçiş dönemi gereksinimlerine hazırlanmaya başlanması gerekmektedir.

Kaynakça:

[1] Evrim İmer-Ertunga, Ömer Kayhan Seyhun. “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ve Türkiye’nin İhracatına Olası Etkileri” Ege Stratejik Araştırmalar Dergisi (Cilt 13, Sayı 1, 2022, ss. 1-13. DOI: 10.18354/esam.1119230) https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2438805

[2] Evrim İmer-Ertunga, Ömer Kayhan Seyhun. “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ve Türkiye’nin İhracatına Olası Etkileri” Ege Stratejik Araştırmalar Dergisi (Cilt 13, Sayı 1, 2022, ss. 1-13. DOI: 10.18354/esam.1119230) https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2438805

 

İlginizi çekebilir

Yorum Yap

Email adresiniz gizli kalacaktır.