A. Giriş
Türk Hukuku’nda “teşebbüsler arası anlaşma/teşebbüsler birliği kararları” gibi kavramlar aslında uluslararası alanda “Kartel Hukuku” olarak da kabul gören karteller arası rekabeti önleyici anlaşma ve kararlar olarak 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (“RKHK”) ile karşımıza çıkmıştır. Esasında RKHK ana hatları ile üçlü bir sac ayağı ile ihlal eylemlerini düzenlenmiş olup:
- Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar (RKHK m. 4)
- Hakim Durumun Kötüye Kullanılması (RKHK m.6)
- Birleşme ve Devralmalar (RKHK m.7)
Olarak sınır içine yerleştirilmiştir. Ancak işbu çalışmada “Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar” özelinde ihlal değerlendirmeleri yapılacaktır.
İhlal eylemlerinin incelenmesinden önce belirli kavramlara yer verilmesi uygun olacaktır. Zira bu kavramlar teknik bir hukuk alanı olan Rekabet Hukuku süjelerinin ve ihlalin nasıl ortaya çıkabileceğinin de tespitini kolaylaştıracaktır.
Rekabet, serbest piyasa aktörlerinin özgürce ekonomik birliklerini ifa etmelerini konu alan bir yarıştır. Burada bahsedilen serbest piyasa aktörleri ile Rekabet Hukuku süjelerini yani teşebbüslerini ifade eder. Yani Rekabet Hukuku süjesi olan “Teşebbüs” 4054 sayılı RKHK madde 3 ile de açıkça belirtildiği üzere iki temel unsurdan ibaret olup bu unsurları bulundurmayan oluşumlar Rekabet Hukuku için süje değil “birim” olarak kabul edilir:
- Ekonomik birlik sahibi olmak
- Ekonomik birlik içinde serbestçe karar almak/hareket etmek
Bu bağlamda RKHK madde 4 amir hükmü ile “Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır.”
Yukarıda izah edildiği üzere Rekabet Hukuku’nun süjesi olan teşebbüs kavramından bahisle “Teşebbüs Birliği” kavramına da değinmek yerinde olacaktır. RKHK madde 3 teşebbüs birliklerini “Teşebbüslerin belirli amaçlara ulaşmak için oluşturduğu tüzel kişiliği haiz ya da tüzel kişiliği olmayan her türlü birlikler” olarak tanımlamıştır.
Burada önemli olan uluslararası mevzuattan farklı ve daha kapsamlı olarak teşebbüsler birliğinin ayrı bir tüzel kişiliğinin olup olmaması, hukuki statüsü, hukuki varlık meşruiyetinin bağlayıcılığı hallerinin önem taşımamasıdır.
Ancak bu noktada hatırlatma yapmak gereklidir ki; Teşebbüs Birliği olan yapı kendi ekonomik bütünlüğüne sahip ve ekonomik kararlarını bağımsız olarak alabiliyor ise artık bu yapının kendisi bizzat bir teşebbüs olmaktadır. Bu ayrıma dikkat edilmesi önem taşır.
B. İhlal Değerlendirmeleri
Esasında RKHK madde 4/1 ile ihlal eylemlerinin kapsamı belirtilmiş olup rekabeti engelleyici, bozucu ya da kısıtlayıcı ve bu amacı taşıyan her türlü teşebbüsler arası anlaşma yahut teşebbüs birliği kararları ihlal olarak yorumlanmıştır. Ancak uygulamada sıklıkla “anlaşma” ve “teşebbüs birliği kararları” hususlarında ihlal eylem tespiti ve değerlendirmesi açısından sorun yaşanmaktadır.
Anlaşma en temel tanımı ile karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları neticesinde bir konu/durum/miktar ya da sair süje üzerine mutabakat sağlanması halidir. Rekabet Hukuku açısından ise aynı pazarda bulunan iki ya da daha fazla Rekabet Hukuku süjesi yanı teşebbüsü arasında bir anlaşma söz konusu ile “Yatay Anlaşma”, farklı pazarda bulunan teşebbüs arasında ise “Dikey Anlaşma” hali söz konusudur. Bu tür anlaşmalar noktasında Rekabet Hukuku açısından ihlal değerlendirmesinin “olaydan olaya” irdelenerek yapılacağı ve bu anlaşmaların somut içeriğinin zamanla belirleneceği yönünde görüş bildirildiği görülmektedir.
Bu kapsamda gerek yatay gerekse dikey anlaşmalar ile birbirinden bağımsız olan teşebbüslerin daha çok kazanç elde etmek, başkaca teşebbüsleri piyasa dışına itmek, olumsuz bir fiyat ayrımcılığına tabii tutmak, serbest piyasa ekonomisinin asıl unsuru olan belirsizliği ortadan kaldırarak rekabeti engellemek, bozmak yahut kısıtlamak gibi edimler ile kartelleşmeye hizmet etmek açıkça ihlal olarak kabul edilir.
Bu bağlamda bir kısım örnekleme ile ihlal eylemlerinin somutlaştırılması yerinde olacaktır. RKHK madde ile belirlenen ihlal eylemleri ışığında bahse konu anlaşmalar/teşebbüs birliği kararları piyasa oyuncularının serbestçe hareket etme yetilerini sınırlayan veya ortadan kaldıran, ekonomik özerklik kriterini yok eden, piyasa belirsizliğini ortadan kaldırmak amacı ile var edilen anlaşmalar/kararlardır. RKHK uyarınca bir anlaşma/karar aşağıdaki durumları içermekteyse rekabeti engelleyici/ihlal teşkil eden eylem olarak kabul edilebilir:
- Fiyat belirleme: Rekabetin engellenmesi anlamına gelir, zira fiyatlar serbest piyasa koşulları altında belirlenmelidir. Birlikte fiyat belirlenmesi, rekabeti yok sayan bir eylemdir.
- Pazar paylaşımı: Teşebbüsler, piyasayı belirli coğrafi alanlara veya müşteri segmentlerine ayırarak rekabeti kısıtlayabilir.
- Üretim veya satış kısıtlaması: Üyelerin üretim miktarlarını veya satışlarını sınırlaması, rekabetin engellenmesine yol açar.
- Yenilik, teknoloji ve gelişmenin engellenmesi: Birlik üyeleri, gelişim ve inovasyon anlamında birbirleriyle rekabet etmektense, anlaşmalar yoluyla bu süreçleri engelleyebilirler.
Önemle vurgulanmalıdır ki; “Kartel Hukuku” yahut “kartel anlaşması” gibi kavramlar RKHK ile açıkça düzenlenmemiştir. Ancak teşebbüs birliklerinin serbest piyasa ekonomisini engellemek, bozmak, kısıtlamak ve piyasanın belirsizliğini ortadan kaldırmak suretiyle menfaat elde etmek yönünde bir karar alması, tavsiye vermesi, stratejik plan açıklamasında bulunması ihlal değerlendirmesi için yeterli emare oluşturur.
Teşebbüs birliğinde yer alan her bir teşebbüsün bu karar/tavsiye/anlaşma/stratejik planlama aşamasında yer alması aranmaz. Piyasadaki rekabeti engelleyecek pazar payına ve gücüne sahip teşebbüsün ya da teşebbüslerin bu kararları uygulamaları da yeterlidir. Yani mutlak olarak her bir teşebbüsün alınan birlik kararı uyarınca hareket etmesi değil serbest piyasa ekonomisini olumsuz etkileyecek oranda sektöre zarar verme potansiyeli bulunan kitlenin teşebbüs birliği karar uygulaması yeterli görülmektedir.
Unutulmamalıdır ki; Rekabet hukuku, piyasaların etkin işleyişini sağlamak amacıyla, teşebbüslerin serbest rekabet ortamında faaliyet göstermelerini teşvik eder. Bahse konu korumanın sağlanması için temel prensiplerinden biri de teşebbüslerin veya teşebbüs birliklerinin, rekabeti engelleyen veya kısıtlayan eylemlerini yasaklamaktır.
Rekabetin engellenmesi noktasında tabiidir ki birtakım istisnalar söz konusudur. RKHK madde 5 ile bu tür anlaşmaların belirli şartlar altında serbest olabileceğini düzenlenmiştir. Buna göre;
- Ekonomik verimlilik: Anlaşmalar veya kararlar, genel ekonomik verimliliği artırıyorsa ve tüketicilerin menfaatine olacaksa, bunlar rekabeti engelleyici olarak değerlendirilemez.
- Yenilik ve gelişim: Teknolojik ilerleme ve yenilikler, piyasa rekabetine zarar vermeksizin teşvik edilebilir.
Ancak bu istisnalar çok dar bir çerçevede geçerli olmakla her somut olaya özel olarak değerlendirilmesi gerekir.
C. Sonuç
RKHK uyarınca Rekabet Kurumu kamu otoritesini yoğun şekilde teşebbüsler üzerinde hissettirir ve aslolan serbestlik ve belirsizlik ilkeleri özelinde serbest piyasa ekonomisinin işleyişini korumak ve teşebbüslerin rekabetçi bir ortamda faaliyet göstermelerini sağlamak amacıyla, teşebbüs birliklerinin aldığı kararlar ve yaptığı anlaşmaları yakından denetler.
Bahsedilen anlaşma/karar ve sait edimler piyasa düzenini olumsuz etkiyecek her nevi iş birliği ve anlaşmayı kapsadığından bu ihlallerin engellenmesi için etkin denetim prensibi yaygındır. Zira teşebbüs birliklerinin aldıkları kararlar yalnızca bağlı bulunan pazarı değil aynı zamanda tüm sektör özelinde rekabeti engelleyici etki yaratabilir. Böylece piyasa işleyişi bozulur ve en alt kademe olarak kabul gören tüketiciler için daha yüksek fiyatlar, sınırlı ürün çeşitliliği, inovasyon eksiklikleri ve verimsizlik gibi olumsuz sonuçlara yol açmakla birlikte en üst seviyedeki piyasa aktörlerinin sektörden silinmesi noktasına kadar derin bir ihlal zinciri ortaya çıkabilir.
Rekabetin korunması amacıyla teşebbüs birliklerinin aldığı kararların ve yaptıkları anlaşmaların etkilerinin doğru bir şekilde analiz edilmesi büyük önem taşır. Rekabet Kurumu, piyasa dinamiklerini göz önünde bulundurarak, teşebbüs birliklerinin faaliyetlerini sürekli izler ve gerektiğinde müdahale eder. Bu tür denetimler, yalnızca yasaların uygulanmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda serbest rekabetin uzun vadeli sürdürülebilirliğini garanti altına alır. Rekabeti engelleyici faaliyetlerin engellenmesi, sadece ekonomik anlamda bir fayda sağlamaz, aynı zamanda toplumsal refahı artırarak piyasaların daha verimli ve adil bir şekilde işlemesine katkıda bulunur.
Sonuç olarak, teşebbüs birliklerinin alacağı kararlar ve yapacağı anlaşmalar, rekabet hukukuna uygun şekilde şekillendirilmeli ve yalnızca piyasanın verimli işlemesi ve tüketici yararına olacak şekilde uygulanmalıdır. Rekabetin engellenmesi, kısa vadeli faydalar sağlasa da uzun vadede hem rekabetçi yapıyı hem de toplumsal ekonomik refahı ciddi şekilde tehdit eder. Bu nedenle, RKHK ile öngörülen kurallar çerçevesinde, teşebbüs birliklerinin faaliyetleri sürekli olarak denetlenmeli ve gerektiğinde yasal müeyyidelerle karşı karşıya kalmalarının önüne geçilmelidir. Rekabetin korunması, sadece hukuki bir gereklilik değil, aynı zamanda ekonomik sistemin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için bir zorunluluktur.












