Rekabet Hukuku İhlallerinde Cezaların Şahsiliği İlkesinin İstisnası

Rekabet ihlallerinde kural olarak, cezaların şahsiliği ilkesi geçerli olup her teşebbüsün kendi gerçekleştirdiği davranışlardan sorumlu tutulması söz konusudur. Fakat istisnai olarak, uygulamada her zaman rekabet ihlalini gerçekleştiren teşebbüsün sorumlu tutulmadığı da görülebilmektedir.

Günümüzde, mahkeme içtihatları ile giderek şekillenen uygulamada teşebbüslerin, bir başka teşebbüsün rekabeti kısıtlayıcı fiillerinden de sorumlu olması mümkün hale gelmiştir. İhlali gerçekleştiren teşebbüsün her zaman cezalandırılması fiilen mümkün olmayabilmektedir.

Teşebbüsün tüzel kişiliği sonlanmış olabileceği gibi tüzel kişiliği sonlandırılmadan fiili olarak faaliyetleri durdurulmuş da olabilmektedir. Bu olasılıklardan bağımsız olarak; teşebbüsün organizasyon yapısını tamamen değiştirmiş olması, ihlale konu malvarlıklarını elden çıkarmış olması veya ihlale konu iş kolunu başka bir teşebbüse devretmiş olması yahut tamamen farklı bir alanda faaliyet gösteren bir teşebbüs tarafından devralınmış olması da ihtimal dahilindedir. Bu gibi durumlarda, idari para cezası uygulanacak bir muhatap bulunup bulunmadığı, yeni bir organizasyon yapısına geçen yahut malvarlıklarını veya belli iş kollarını elinden çıkaran teşebbüsün geçmişte gerçekleştirdiği rekabet ihlalinden dolayı hâlihazırda sorumlu tutulup tutulamayacağı, yine devredilen iş kolunu satın alan teşebbüsün devralma öncesinde gerçekleşen rekabete aykırı davranışlardan haberinin olup olmadığı ve sorumlu olup olmayacağı, başka bir deyişle devralan teşebbüsün devre konu teşebbüsün devralma öncesinde gerçekleştirdiği rekabet ihlallerinden sorumlu tutulup tutulamayacağı tartışma konusu olmaktadır. Bu doğrultuda, hangi teşebbüse sorumluluk atfedilebileceği meselesi, Avrupa Komisyonu (Komisyon) ve AB mahkemelerinin benimsediği “ekonomik devamlılık prensibi / ekonomik halefiyet ilkesi” çerçevesinde çözüme ulaştırılmaya çalışılmaktadır.

Ekonomik Devamlılık Prensibi

“Ekonomik devamlılık prensibi” veya “ekonomik halefiyet ilkesi” olarak anılan ilke doğrultusunda Komisyon tarafından rekabet hukuku kurallarının ihlal edildiği gerekçesiyle, söz konusu ihlali gerçekleştirmeyen teşebbüsleri de ihlalden sorumlu tutulabilmektedir.

Komisyonun cezaların şahsiliği ilkesinin istisnası olarak bir başka teşebbüsü sorumlu tutabilmek noktasındaki takdir yetkisine sahip olduğu, mahkeme içtihatlarıyla belirlenmiş durumdadır. Bu doğrultuda; ihlali gerçekleştiren teşebbüsün ekonomik devamlılık prensibi uyarınca başkaca bir teşebbüs halefi kabul edilmekte ve halef kabul edilen teşebbüs ihlalden sorumlu tutulmaktadır. Bilindiği üzere halefiyet, bir başkasının bir hakkına veya malvarlığına sahip olmak suretiyle o kimsenin yerine geçmeyi ifade etmektedir. Halefiyet, hak sahibinin değişmesine işaret eden bir kavramdır. Ekonomik devamlılık prensibinin şirketlerin sorumluluğunu genişleterek, ihlali gerçekleştiren teşebbüs ile arasında bağlantı bulunan teşebbüsün zarara uğramasına sebebiyet verebileceğinden, mümkün olduğunca dar bir şekilde yorumlanması gerekmektedir.

Teşebbüslerin hukuken faaliyetlerinin son bulması, tüzel kişiliklerinin sona erdiği hallere işaret etmekte iken; teşebbüslerin fiilen faaliyetlerinin son bulması ise, teşebbüslerin tüzel kişilikleri devam etmekle birlikte ekonomik faaliyetlerinin sonlandırıldığı halleri kapsamaktadır. Bu noktada cezaların şahsiliği ilkesinin uygulanması halinde, idari para cezası verilebilecek bir muhatap bulunamaması ihtimaline karşılık, Komisyon, ekonomik halefleri ihlalden sorumlu tutarak rekabet hukuku kurallarının etkin bir şekilde uygulanmasına dair çaba göstermektedir.

İlginizi çekebilir

Yorum Yap

Email adresiniz gizli kalacaktır.