Entelektüel Sermayede Telif Hakkı Korunması

Entelektüel sermaye unsurlarından biri olan yapısal sermaye, işletmenin sahip olduğu yöntem ve politikalara yönelik kurumsallaştırılmış bilgi, veri tabanı, kayıt ve çeşitli belgelemeye, yönetim felsefesinden örgüt kültürüne, finansal ilişkilerden patentlere kadar tüm unsurları ifade etmektedir. Yapısal sermaye, entelektüel mülkiyet unsurları ve üst yapı unsurları olarak işletme yönetimi ile yapısal sermayeyi meydana getirir. Entelektüel mülkiyet unsurları ise; telif hakları, patentler, tasarım hakları, ticari sırlar, ticari amblemler ve hizmetle ilgili amblemlerdir.

Telif hakkı, bir fikir veya sanat eserini meydana getiren kişinin bu eser üzerindeki tüm haklarının hukuken korunma altına alınması olarak tanımlanmakta olup günümüzde, her türlü içeriğin bir hayli kolaylıkla kopyalanabildiği, dağıtılabildiği ve eser sahibinin hakkının teslim edilmeden ticari amaçlarla kullanılabildiği göz önünde bulundurulduğunda telif haklarının önemi ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle şirketlerin entelektüel mülkiyet unsurlarından biri olan telif hakkının özelliklerinin ne olduğunu ve hukuki korumanın nasıl sağlandığını bilinmesi önem arz etmektedir.

Telif Hakkı Özellikleri

Koruma Süresi: Telif hakkı, esas olarak 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile bu Kanunun 13. maddesine dayanılarak hazırlanan Fikir ve Sanat Eserlerinin Kayıt ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca korunmaktadır. Bu koruma süresi, eser sahibi yaşadığı ve ölümünden itibaren 70 yıldır. Eser sahibinin tüzel kişi olması halinde de koruma süresi aleniyet tarihinden itibaren 70 yıldır.

Tescil Zorunluluğu: Telif hakkı, tescil ile değil fikri eser ile doğmakta olsa da belirli durumlarda tescil zorunluluğu mevcuttur. Yönetmeliğin 5. Maddesi’nde bilgisayar oyunları, müzik ve sinema eserleri için kayıt ve tescilinin yapılmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir. Sayılan bu eserler haricinde fikir ve sanat eserleri üzerindeki telif hakkı tescile gerek olmaksızın eser yaratıldığı anda doğmaktadır.

Telif Hakkı ve Sınırı: Mutlak hak niteliğine sahip olan telif hakları herkese karşı ileri sürülebilirler. Ancak toplum menfaatinin korunması gibi nedenlerle bu mutlak hakka çeşitli sınırlamalar getirilmiştir. Mutlak hakka getirilen sınırlandırmalar: Kamu düzeni, genel ahlak, kamu yararı gibi sebeplerle getirilen sınırlamalar ve hususi menfaat yararına getirilen istisnalardan oluşmaktadır.

Telif hakkı ile gelen manevi haklardan söz etmek gerekirse, eseri kamuya sunmak, eserin yaratıcısı olarak tanınmak, eserle ilgili yapılacak değişiklikleri yasaklamaktan bahsetmek olarak sayılabilmektedir. Bunun yanı sıra eser sahibini ilgilendiren ekonomik haklar ise eseri çoğaltmak, dağıtmak, halka sunmak, çeşitli kanallar aracılığı ile eseri yaymak, kiralamak ya da ödünç vermek olarak adlandırılır.

Telif Hakkı Nasıl Alınır?

Telif hakkı uygulamasından yararlanabilmek için öncelikle eserin kanunda belirtilen eser çeşitlerinden birine dahil olması gerekir. Söz konusu haktan isteyen eser sahipleri isteğe bağlı kayıt altına alınma işlemi için T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’ne başvurmak zorundadır. İnternet üzerinden yapılabilen bu işlemler için kurumun web adresine giriş yapılması zorunludur. Telif hakkı almanın bir diğer yolu ise, eser sahibinin söz konusu eseri kendisinin meydana getirdiğini ve bu eser üzerindeki tüm hakların kendisine ait olduğunu içeren beyanının noter tarafından düzenlenmesi ya da onaylanması ile mümkündür.

Telif Hakkı İhlali

Bir eser, hak sahibi kişinin izni dışında işlendiğinde, temsil edildiğinde çoğaltma veya değiştirme yapıldığında bunun hukuken bazı yaptırımları olmaktadır. Nitekim, telif hakkı hukuki bir terim olup bir eser üzerindeki kişi, şirket kurum ya da kuruluşun haklarını ifade etmektedir. Tasarruf hakkı, telif hakkına sahip olmayanlar tarafından kullanıldığında bu durum hukuken bir suç olarak kabul edilecektir. Telif haklarının ihlali olarak adlandırılan bu durum karşısında çeşitli cezaların verilmesi söz konusudur. Bununla beraber, telif hakkının ihlali halinde, eser sahibi tarafından açılabilecek olan davalar aşağıdaki şekildedir;

Tecavüzün Refi Davası: Eser sahibi, bu dava ile telif hakkı ihlalinin hukuka aykırı sonuçlarının ortadan kaldırılmasını istemektedir. Davanın açılabilmesi için ihlal eylemini gerçekleştiren kişinin kusurlu olması şartı aranmamaktadır.

Tecavüzün Meni Davası: Eser sahibinin telif haklarının henüz ihlal edilmediği ancak ihlalin gerçekleşmesinin muhtemel olduğu durumda veya daha önce gerçekleşen ihlalin tekrarlanmasının öngörüldüğü durumda bu dava yoluna başvurulabilir.

Maddi ve Manevi Tazminat Davaları: Eser sahibi, uğranılan zararın tazminini isteme hakkına da sahiptir. İlgili mahkeme somut durumu ve ortaya çıkan zararı değerlendirerek belirli bir miktar para veya başka bir manevi tazmin yöntemine karar vermektedir. Manevi ve mali haklara tecavüz halinde, ek olarak hukuka aykırı hareket eden kişinin bu eylemiyle elde ettiği kâr da talep edilebilir.

Fikri alandaki ürünlerin korunması ve bu alanda üretimin teşviki; ekonomik, sosyal ve kültürel ilerlemenin sağlanması açısından oldukça önemlidir. Fikri mülkiyet haklarını korumak için yatırım yapan yenilikçi şirketlerin daha rekabetçi sayıldığı gözetildiğinde kişilerin yanı sıra şirketlerin de alanında uzman ve ilgili mevzuata hâkim, deneyimli bir kadrodan profesyonel destek alması önem arz etmektedir.

İlginizi çekebilir

Yorum Yap

Email adresiniz gizli kalacaktır.