Tahkim sonucunda, özel hukuk uyuşmazlıkları hakem veya hakem kurulu tarafından çözüme kavuşturulur ve bu çözüm sürecinin sonunda verilen kararlara “hakem kararı” denir. Hakem kararları, devlet mahkemeleri yargılaması sonucunda verilen ilamlar gibi kesin hüküm, icrailik ve bağlayıcılık niteliklerine sahiptir. Bu çalışmada, hakem kararlarına karşı başvurulabilecek yollar, özellikle Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK “) ve Milletlerarası Tahkim Kanunu (“MTK “) çerçevesinde karşılaştırmalı olarak incelenecektir.
Tahkim, sürecin yabancılık unsuru taşıyıp taşımamasına göre milli tahkim ve milletlerarası tahkim olarak ikiye ayrılır. Yabancılık unsuru taşımayan iç tahkim, HMK’ya tabi iken, yabancılık unsuru taşıyan tahkim sürecine ise MTK uygulanır.
10 Haziran 1958 tarihinde kabul edilen ve Türkiye’nin de taraf olduğu New York Konvansiyonu, uluslararası ticari tahkim kararlarının tanınması ve tenfizi ile ilgili en önemli hukuki düzenlemelerden biridir. Bu düzenleme, bir hakem kararının yerli mi yoksa yabancı mı olduğunun belirlenmesinde çeşitli kriterler ortaya koymaktadır. Bu kriterler arasında kararın verildiği yer, sözleşmenin taraflarının farklı ülkelerde yerleşik olması ya da ticari faaliyetin farklı ülkelerde gerçekleşmesi yer almaktadır.
Yabancılık unsurunun belirlenebilmesi için kriterler, MTK’da da düzenlenmiştir. Buna göre, bir uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı, tarafların yerleşim yerlerinin farklı ülkelerde olması, tahkim yeri veya uyuşmazlıkla bağlantılı yerlerin farklı devletlerde bulunması, yabancı sermaye veya uluslararası finansman gerekliliği ya da sözleşmenin ülkeler arası sermaye veya mal geçişini içermesi durumlarında kabul edilir.
Türk hukuku kapsamında gerek milletlerarası tahkimi düzenleyen MTK m. 15 gerekse iç tahkimi düzenleyen HMK m. 439 uyarınca, hakem kararlarına karşı başvurulabilecek tek yol iptal davasıdır. İptal davası, tahkim yargılaması sonucunda verilen ve yalnızca “hakem kararı” olma niteliği taşıyan kararlar aleyhine açılabilir. Kararın usule veya esasa ilişkin olması fark etmeksizin, iptal davasına konu edilebilir. Taraf iradelerine dayanan tahkim yargılamasında mahkemelerin müdahalesini asgari düzeye indirmek hedeflenir; bu kapsamda, hakem kararlarına karşı başvurulabilecek hukuki yollar oldukça sınırlı tutulması, bireysel iradelerin ön plana çıkması arzu edilir.
Bu doğrultuda, HMK m. 439 ile hakem kararlarına karşı yalnızca iptal davasına başvurulabileceği düzenlenmiştir ve MTK’da da hakem kararlarına karşı başvurulabilecek tek hukuki yol iptal davası olarak öngörülmüştür.
Öncelikle, HMK çerçevesinde iç tahkim kararlarına karşı iptal davası usulünden bahsetmek gerekirse, bu davalar bölge adliye mahkemesi tarafından öncelikli ve ivedi olarak görülür. İptal davasına başvurma hakkına sahip olan kişiler, kural olarak, tahkim yargılamasına konu olan uyuşmazlığın taraflarından birisidir.
İptal davası gerekçeleri, HMK m. 439’da sayılmıştır ve bu iptal sebepleri hâkim tarafından re’sen dikkate alınır. Hakem kararları aşağıdaki durumlarda iptal edilebilir:
- Taraflardan birinin ehliyetsizliği veya tahkim sözleşmesinin geçersizliği,
- Hakem veya hakem kurulunun seçiminde usule aykırılık,
- Kararın tahkim süresi içinde verilmemesi,
- Hakem veya hakem kurulunun yetkisini aşması ya da yetkisi dışında karar vermesi,
- Tahkim yargılamasının usule aykırı yürütülmesi ve bu durumun kararın esasına etkili olması,
- Taraf eşitliği ve hukuki dinlenilme hakkının ihlali,
- Uyuşmazlığın Türk hukukuna göre tahkime elverişli olmaması,
- Kararın kamu düzenine aykırılığı.
Hakem veya hakem kurulunun tahkim sözleşmesi dışında kalan bir konuda karar verdiği iddiasıyla açılan iptal davasında, tahkim sözleşmesi kapsamındaki konularla kapsam dışı konular ayrılabiliyorsa, yalnızca kapsam dışı bölümler iptal edilebilir. İptal davası, hakem kararının veya tavzih, düzeltme ya da tamamlama kararının taraflara tebliğinden itibaren bir ay içinde hak düşürücü süreye tabidir. İptal davası açılması, kararın icrasını otomatik olarak durdurmaz; ancak talep üzerine, uygun bir teminat gösterilmesi hâlinde icra durdurulabilir.
Dava genellikle dosya üzerinden incelenerek karara bağlanır ve sonucu temyiz edilebilir. Temyiz incelemesi yalnızca iptal sebepleriyle sınırlı olup öncelikli şekilde sonuçlandırılır, ancak temyiz süreci de kararın icrasını durdurmaz.
Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta, iptal davasında uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi talep edilmediğinden, davanın amacı da buna yönelik olmadığından, mahkeme yalnızca kanunda sınırlı olarak belirtilen iptal sebeplerinin somut olayda bulunup bulunmadığını inceleyecektir.
MTK kapsamında yabancı hakem kararlarına karşı başvurulabilecek tek kanun yolu olan iptal davası, HMK’da düzenlenen iç tahkim kararlarına karşı açılan iptal davası ile büyük ölçüde benzerlik gösterir. Dolayısıyla çoğu açıklama aynıdır, ancak birkaç küçük fark bulunmaktadır.
MTK m. 15/4’te yer alan düzenlemeye göre, “İptal davasının açılması, kendiliğinden hakem kararının icrasını durdurur.” MTK’ya göre, HMK’da düzenlenen iptal sürecinden farklı olarak, hakem kararına karşı iptal davası açılması hakem kararının icrasını otomatik olarak durdurur. Bunun nedeni, milletlerarası tahkimde icra edilen bir hakem kararının iptali durumunda tahsil edilen tutarın iadesinin, yerel tahkim kararlarına kıyasla daha karmaşık ve zorlu bir süreç gerektirmesidir.
MTK’da, HMK’dan farklı olarak iptal sebepleri taraflar tarafından ileri sürülebilecek olanlar ve re’sen dikkate alınacaklar olarak ikiye ayrılmıştır. MTK m. 15’e göre:
Öncelikle, başvuruyu yapan taraf aşağıdaki hususlardan birini ispat ederse iptal kararı verilebilir:
- Tahkim anlaşmasının taraflarından birinin ehliyetsiz olduğu veya tahkim anlaşmasının, tarafların belirlediği hukuka ya da böyle bir hukuk seçimi yapılmamışsa Türk hukukuna göre geçersiz olduğu,
- Hakem veya hakem kurulunun seçiminde tarafların belirlediği usule ya da kanunda öngörülen usule uyulmadığı,
- Kararın tahkim süresi içinde verilmediği,
- Hakem veya hakem kurulunun hukuka aykırı şekilde yetkili veya yetkisiz olduğuna karar verdiği,
- Tahkim anlaşması dışında kalan bir konuda karar verildiği, istemin tamamı hakkında karar verilmediği ya da yetkinin aşıldığı,
- Tahkim yargılamasının, tarafların anlaştığı usule ya da bu yönde bir anlaşma yoksa kanun hükümlerine uygun olarak yürütülmediği ve bu durumun kararın esasını etkilediği,
- Tarafların eşitliği ilkesinin gözetilmediği.
Bunun dışında, bölge adliye mahkemesi tarafından şu durumlar tespit edilirse hakem kararı iptal edilebilir:
- Hakem kararına konu uyuşmazlığın Türk hukukuna göre tahkime elverişli olmaması,
- Kararın kamu düzenine aykırı olması.
İptal sebepleri aynıdır; yalnızca HMK’da bunlar re’sen gözetilirken, MTK’da bir kısmı tahkimin milletlerarası niteliğinden ve sınırlı müdahale ilkesinden kaynaklı taraflar tarafından ileri sürülebilir veya mahkeme re’sen dikkate alabilir.
İptal davası sonucunda mahkeme kabul, kısmi kabul veya red kararı verebilir. Davanın kabulü, yani hakem kararının iptali durumunda aynı uyuşmazlık için yeniden yargılama süreci gerektirir; ancak bu yargılamanın yerel mahkemede mi yoksa yeniden tahkim yoluyla mı yapılacağı, kararın hangi iptal sebebine dayanılarak bozulduğuna bağlıdır. Bu husus iç tahkim kararları için HMK m. 440/7’de, yabancı hakem kararları için ise MTK m. 15’te düzenlenmiştir.
Sonuç olarak, ister MTK ister HMK kapsamında olsun, hakem kararlarına karşı başvurulabilecek tek yol iptal davasıdır. HMK ve MTK, iptal davalarını benzer şekilde düzenlese de, MTK yabancılık unsuru içerdiğinden ve milletlerarası niteliğinden ötürü kısıtlı müdahaleyi benimsediğinden bazı farklılıklar bulunmaktadır. Hakem kararının iptali, uyuşmazlığın yeniden yargılanmasını gerektirir ve bu yargılama yerel mahkemede veya yeniden tahkim yoluyla yapılabilir.










