CMR Konvansiyonu ve Amacı
Uluslararası eşya taşımasının getirdiği sorunların yeknesak kurallar çerçevesinde çözümü amacıyla Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (UNECE) tarafından 1956 yılında hazırlanan ve 1961 yılında yürürlüğe giren “Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi (Convention on the Contract for the International Carriage of Goods by Road – CMR)” kabul edilmiştir.
CMR Konvansiyonu’nun amacı, uluslararası karayolu taşımacılığını standart bir düzenlemeye tabi tutarak taşıyıcının mal kaybı, hasar veya gecikme nedeniyle sorumluluğunu ve buna ilişkin tazminat taleplerinin sınırlarını belirlemektir. Bu şekilde, taşıma sözleşmesinin taraflarına sigortalanabilecek risklerin önceden belirlenmesini sağlayarak taşımacılık ve buna bağlı ticaretin maliyetlerini düşürmeyi hedefler. Ayrıca, taşıma senedinin işlevleri ve taşıma sözleşmesi taraflarının yükümlülükleri netleştirilmiştir. Ancak, sözleşmenin kurulması, taşıma konusu, yükleme, boşaltma ve istifleme yükümlülüklerinin kimde olacağı, taşıma ücreti, rehin, hapis, fesih ve cayma gibi konularda kesin hükümler sunmamaktadır. Bu nedenle, CMR Konvansiyonu’nda yer almayan durumlarda, somut olayda geçerli olan ülke hukukunun taşıma hukukuna ilişkin hükümleri tamamlayıcı olarak uygulanmaktadır.
CMR Konvansiyonu, uluslararası karayolu taşımacılığında hukuki belirsizlikleri azaltır ve ticaretin daha düzenli ve güvenli bir şekilde gerçekleşmesini destekler.
Hükümlerin Uygulandığı Ülkeler
CMR’a taraf ülkeler arasında Türkiye de dahil olmak üzere toplam 58 ülke bulunmaktadır.
Konvansiyon, malların alındığı ve teslim edileceği yerlerden en az birinin CMR Taraf Devletleri arasında bulunduğu ve ücret karşılığında karayoluyla eşya taşımacılığını içeren her taşıma sözleşmesi için geçerlidir. Bu, CMR’a taraf ülkelerden birinde başlayan ya da biten ve başka bir tarafın hesabına yapılan tüm uluslararası karayolu eşya taşımalarının, bazı istisnalar dışında, CMR kurallarına tabi olduğu anlamına gelir.
Hükümlerin Uygulandığı Sözleşmeler CMR Konvansiyonu, taşıma sözleşmelerinin tüm yönlerini kapsamamaktadır. Bu nedenle, uluslararası taşımalardaki her türlü sorunu kapsayacak şekilde düzenlenmemiştir. Konvansiyonun ana amacı, taşıyıcının mal kaybı, hasar ve gecikme nedeniyle sorumluluğunu belirlemek ve taşıma belgeleri ile ilgili hususları düzenlemektir. Konvansiyonun giriş kısmında da bu hedefler açıkça belirtilmiştir.
Taşıma işi ve taşıma sözleşmesi birbirinden farklı kavramlardır ve CMR, sadece taşıma sözleşmelerine uygulanacak hükümleri içermektedir. CMR hükümlerinin geçerli olabilmesi için, taşıma sözleşmesinin varlığı, taşımanın ücret karşılığında yapılması, karayolu ile gerçekleştirilmesi, belirli taşıtlarla yapılması, taşınan malın eşya olması ve uluslararası taşımaya konu olması gerekmektedir. Eşya dışındaki taşıma konuları, örneğin uluslararası posta anlaşmaları kapsamındaki taşımalar, cenazelerin taşınması veya ev eşyalarının paketlenip taşınması gibi konular CMR kapsamında ele alınmaz.
CMR’ın uygulanabilirliğinde, sözleşmenin yapıldığı yerin, tarafların vatandaşlığının veya ikametgâhlarının önemi yoktur. Taşıyıcının eşyayı teslim aldığı veya teslim edeceği ülkelerden herhangi birinin CMR’a taraf ülke olması durumunda, CMR hükümleri geçerli olacaktır. Ayrıca, taşıma senedinin düzenlenmemiş olması, CMR hükümlerinin uygulanmasını engellemez; taşıma senedi, ispat yükümlülüğü açısından önemli bir belge olmasına rağmen, konvansiyonun geçerliliği üzerinde etkili değildir.
CMR’ın Yerel Hukuktaki Yeri
Türkiye, 14 Aralık 1993 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan 3939 sayılı Kanun ile CMR Konvansiyonu ve ek protokollerine katılmayı onaylamıştır. CMR’ın metni 4 Ocak 1995 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmış, ardından Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’ne katılma belgesi sunulmuş ve konvansiyon Türkiye’de resmi olarak yürürlüğe girmiştir. Bu nedenle, CMR ve ek protokolü Anayasa’nın 90. maddesinin son fıkrası uyarınca kanun olarak kabul edilmektedir.
Yargıtay da, CMR’ın usulüne uygun bir şekilde yürürlüğe konulması nedeniyle kanun hükmünde olduğu ve CMR madde 1 kapsamında uygulama alanı içerisinde bulunan her taşıma sözleşmesine uygulanacağı, CMR ile TTK arasında çatışan hükümlerde hangisinin uygulanacağı meselesinde uluslararası taşımalar için daha sonra yürürlüğe giren ve bir iç hukuk kuralı haline gelen CMR’ın öncelikli olarak uygulanması gerektiği görüşündedir.
Anayasanın 90. maddesi uyarınca uluslararası taşımalarda CMR öncelikli olarak uygulanacaktır. CMR kapsamındaki uyuşmazlığın Türk Mahkemelerinin önüne gelmesi halinde hâkim kanunlar ihtilafı kurallarına başvurmadan CMR hükümlerini dikkate alarak uyuşmazlığı çözecektir.
Uluslararası alanda karayolu ile eşya taşımasında taşıyıcının sorumluluğu CMR’a tabi iken; ulusal alanda yapılan karayolu ile eşya taşımasında ise taşıyıcının sorumluluğu 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na tabidir.
Yönetmen Av. Yiğit Okuldaş












