Sanırım hukuk projeksiyonunu dünyaya ve insanlığın sorunlarına çevirmek ve geniş bir vizyon oluşturmak, evrensel bir hukukçu kimliği için önemli, her zaman kişisel sınırımızı kurallar çerçevesinden çıkarıp, insanlığın durumunu gözleyerek, hatta hissederek değiştirmek için harekete geçmek, geniş açılı ve adalete uygun kuralları da yeniden üretmek için gerekli ve önemlidir.
Uluslararası bir etkinliğine değinmekte yarar var.
Bu etkinlikten önce bazı yakıcı sorunları kısaca özetleyelim.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin verilerine göre;
Halen dünyada yaklaşık 65 milyon insan evlerini terk etmek zorunda kalmış.
Ülkesinin başka bir bölgesine göç edenler ise yaklaşık 42 milyon.
“Yerinden Olmuş” statüsüne girdikten sonra Uluslararası kuruluşların ilgi alanına giren, bir başka deyişle ‘Mülteci” olarak kabul edilen insan topluluğu 23 milyon, bir başka deyişle 23 milyon kişi “Mülteciler” olarak kabul ediliyor.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Tarafsız ve bağımsız sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerini tanıyor ve destek veriyor.
Amaç, mültecilerin hayatlarını ve onurunu korumak.
Evrensel ve insancıl hukuk ilkelerini geliştirmek ve güçlendirmek görev kabul edilmekte.
Bu bağlamda, mültecilere yardım;
Yolculuklarında transit ülke ve varılan ülkeye kadar destek olmak.
Ayrıca bu göç yolları boyunca koruma ve yardımlardaki eksikliklerin giderilmesi sağlamaya çalışmak.
Mültecilerin aileleri bulmaya, birleştirmeye çalışmak.
Yanında refakatçısı veya reşit olmayanlara yardım etmek.
Bu nedenle yaklaşık 120 ülkede üyeleri olan Uluslararası Avukatlar Birliği’ne görev düşmekte. Özellikle üyelerinden özel duyarlılık beklenmesinde şaşırtıcı bir yan bulunmuyor.
Geliri mültecilere aktarılmak üzere, Uluslararası Avukatlar Birliği tarafından 02 Haziran’da, Cenevre, Birleşmiş Milletler Ofisinde bir toplantı ve sonrasında yemek düzenlenmesine karar verilmiştir.
Bu toplantıda, barışın gelişmesi ve hukuk kuralları, hukukun üstünlüğü ve mültecilerin korunması, Afrika’da kadınlar konusu ve Uluslararası alanda hukuk müdahalesi girişimleri, göç konusu, cinsiyete dayalı ayırımcılığın sonuçları, çocukların vatandaşlık sorunları değerlendirilecek.
Bu toplantılara Türkiye’den katılım olsa da olmasa da, Türkiye’deki hukukçuların bakışlarını küresel insanlık sorunlarına çevirmesini diliyorum.